Feragat davaya son veren bir taraf işlemi olup, davacının talep sonucundan kısmen vaya tamamen vazgeçmesi olarak tarif edildiği- Feragatin, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı- Davacı (temlik alan) vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etme yetkisinin olduğu anlaşılmakla, davayı sona erdiren taraf işlemleri olduğundan asıl dosya yönünden ve birleşen dosya yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verileceği-
Nafaka yükümlülüklerine uyulmaması sebebi ile davacı erkek hakkında şikayetçi olan davalı kadının bu eylemleri yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının açılmasına sebebiyet verdiğinden, davalı kadın aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği (HMK 312/2)-
Yargılama sonunda şikayetin kabulüne şeklinde verilen kısa karar şikayet olunan vekilinin yüzüne karşı tefhim edilmiş ise de, tefhim edilen kısa kararda hükmün yasal unsurlarının tümüyle yer almadığı- İİK'nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlamasının hükmün HMK'nın 321/2. maddesi uyarınca yazılıp, tefhim edilmesine bağlı olduğu- Bu durumda karar tarihinde şikayet olunan vekiline usulüne göre tebliğ edilmiş gerekçeli karar bulunmadığından, temyiz talebinin reddine dair kararın kaldırılarak temyizin süresinde yapıldığının kabul edildiği-
Feragat ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra gerçekleşirse vekalet ücretinin tamamına hükmolunacağı-
Dava feragat nedeni ile son bulduğu için karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre dava değeri üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği, dava değerini ise takip konusu alacak miktarı ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturacağı-
Davacının 5 yıllık ecrimisil talep ettiği, mahkemece de gerekçe kısmında 5 yıllık ecrimisile hükmedildiği belirtilmesine rağmen, kurulan hükümde 4 yıllık miktar olan ................. TL’ye hükmedilmesinin, davacının faiz talebi olmasına rağmen buna ilişkin bir karar verilmemesinin, yine davacının elatmaya ilişkin bir talebi olmamasına rağmen bununla ilgili hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Harcın, kabul edilen tutar üzerinden davalıdan tahsil edileceği, mahkemece, davacıdan da harç tahsili yapılması hatalı olduğu gibi peşin harçtan artan kısmın da davacıya iadesine karar verilmemesinin yanlış olduğu- Hükümde yargılama giderleri ile ilgili kabul ve ret oranına göre belirleme yapılmışsa da; hakkında feragat nedeniyle ret kararı verilen davalılardan yargılama gideri ve vekalet ücreti tahsil edilmesinin isabetli olmadığı, yapılan masrafların kabul ve ret oranına göre davalı ...’e yükletilmesi, yine davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin de davalı ...’den alınmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacının feragati nedeniyle reddine karar verilen taşınmazlarda, paydaş Hazine kendisini vekille temsil ettirdiği halde lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değil ise de; bu hususlar hükmün bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Davalılar ... ve ...'nın davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri ve yargılamanın ilk duruşmasında davayı kabul ettikleri sabit olup, haklarında harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilirken bu hususun gözetilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, somut olaya gelince; her ne kadar yerel sulh hukuk mahkemesinin dosyası ile açılan ortaklığın giderilmesi davası nedeniyle başlangıçta hukuki yararın varlığını söylemek mümkün ise de, söz konusu dosyanın UYAP ortamında yapılan incelemesinde; mahkemece, ........... tarihinde HMK'nin 320/4 fıkra gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın ............... tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından, mahkemece, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- HMK.'nun 312. maddesi hükmüne göre davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderinden sorumlu olmadığı- Muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alman nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK’nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların tapudaki hisseleri gözönünde bulundurulmak suretiyle sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Üzerinde muhdesat olduğu belirlenen taşınmazlara ilişkin açılan ortaklığın giderilmesi davasında; davacının muhdesat iddiasında bulunmadan eldeki davayı açtığı, davalılar ve vekilinin de ilk oturumda muhdesattan bu dava ile haberdar olduklarını belirtip, kabul beyanında bulunduğu anlaşıldığına göre; bu iki davalı bakımından HMK'nun 312/2. maddesinin uygulanacağı, ancak; diğer davalıların kabul beyanı bulunmadığına göre bahsi geçen maddenin onlar bakımından uygulama imkanının olamdığı, bununla birlikte, davanın konusu (müddeabih) davacı ve kabul eden davalıların payı düştükten sonra kalan kısma isabet eden değer olduğu, hal böyleyken; davalıların davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri gerekçesiyle yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılması ve davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru olmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • ...
  • kayıt gösteriliyor