Borçlunun başvurusu İİK’nun 170. maddesine dayalı imza itirazı olup, imzanın hükme esas teşkil edecek yeterli bilirkişi raporuyla borçlu şirket temsilcisinin eli ürünü olduğu anlaşıldığından itirazın reddedileceği-
İcra takibinden sonra menfi tespit davası açılmış olup, henüz kesinleşmemiş olsa da, ceza mahkemesi kararı ile senedin sahte olduğunun belirlendiği, bu durumda mahkemenin HMK'nın 209/1. maddesi ile HMK'nın 389. vd. maddeleri nazara alınarak takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesinin mümkün olduğu- Ceza mahkemesi kararı ve delil durumundaki değişikliği nazara alınmadan sadece İİK'nın 72/3. maddesi nazara alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesinin yerinde görülmediği-
Henüz kesinleşmiş olmasa da davalı/alacaklının Antalya 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/... Esas sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarından sanık sıfatıyla yargılandığı kamu davasında mahkumiyetine karar verilmiş olması, dava ve icra takibine konu bononun sahtecilik yoluyla oluşturulduğu konusunda ciddi şüphelerin bulunması karşısında davalı/alacaklının korunmaya değer hak ve alacağının varlığından söz edilemeyeceği, bu bağlamda davalı/alacaklı vekilinin 6100 Sayılı HMK.209/3 maddesi kapsamında ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, 6100 Sayılı HMK.nun 29. ve 4721 Sayılı TMK.nun 2.maddesine göre dürüstlük kuralına da aykırılık oluşturduğu, davalı/alacaklı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin hiçbirinin yerinde görülmediği-
Yerel mahkemece ihtiyati tedbir kararının HMK’nun 209. maddesi kapsamında verildiği, menfi tespit davasının reddine ilişkin hükümde, HMK'nun 397/2. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin bir hususun belirtilmediğinin anlaşıldığı, yerel mahkemece HMK’nun 209. maddesi belirtildiği için “mahkememizce bu konuda karar verilinceye kadar” şeklindeki ibareden, hükmün kesinleşmesine kadar senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağının anlaşılması gerektiği-
Davaya konu senede dayalı icra takibinin HMK'nun 209. maddesi uyarınca tedbiren durdurulmasına karar vermek gerektiği-
Borçlunun imza inkarı dışında, takibe konu senetteki yazının sahteliğini ileri sürmesi, borcu itiraz niteliğinde olup, borçlunun borçlanma iradesi dışında başka amaçla atmış olduğu imzanın üzerinin bilgisayar ortamında doldurularak kambiyo senedi haline getirildiği iddiasıyla icra mahkemesinde görülmekte olan uyuşmazlıkla ilgili olarak HMK'nun 209. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı- Kambiyo senetlerine özgü takipte borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar veremeyeceği, icra mahkemesinin, İİK. mad. 169/a-2 uyarınca itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebileceği- İcra mahkemesince takibe konu alacakla ilgili bir karar verilmiş olmasının, aynı alacak hakkında genel mahkemelerde dava açılmasına engel oluşturmayacağı- Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davasında, mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibini durdurulabileceği- Mahkemece, İİK'nun 169/a ve devamı maddeleri kapsamında borçlunun itirazının esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, takibe konu senet ile ilgili olarak ceza mahkemesinde görülen davaya, davacı tarafça müdahale talebinde bulunulduğu, ancak takibe konu imzası inkâr edilen senedin iptalinin istenmediği gerekçesiyle davacının itirazının reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Bir adi senedin ispat gücü kazanmasında; senetteki borçlu imzasının inkar edilmesi ve bilirkişi incelemesinde de kesin bir sonuç elde edilemediği takdirde; taraflar dışındaki diğer senet imzacıları varsa bunların tanıklığına başvurulmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği; mahkemece, davacı tarafın tanık bildirdiği şahıslar dinlenmiş ise de, senette imzaları bulunan Ş.C. ile muhtar ve azalar yöntemine uygun bir biçimde çağrılarak tanık olarak dinlenmediği; dinlenen tanık beyanlarının da dava konusu senedi muris H.C.'nin imzaladığı sonucuna ulaşmak açısından yeterli kanaat oluşturmadığı; o halde mahkemece imzanın H.C.'ye ait olup olmadığı yönünden de Adli Tıp Kurumu'nun ilgili biriminden rapor istenmesi, bilirkişi incelemesinde de kesin bir sonuç elde edilemediği takdirde; senet imzacıları varsa bunların tanıklığına başvurulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 72/4. maddesi uyarınca, borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için bu yasa hükmüne dayanılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği- Somut olayda, mahkemece HMK'nun 209. maddesi gereğince bu borçlu hakkındaki takibin ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına karar verildiği halde İİK'nun 72/4. maddesine göre davalı lehine %40 tazminata karar verilmesinin doğru görülmediği-
HMK'nun 209. maddesi hükmü ihtiyati haciz konulmasına engel olmadığı gibi, ihtiyati tedbir kararı takibin durdurulmasına ilişkin olup, ihtiyati haciz kararı verilmesine engel bir durum oluşturmadığından, itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulünün isabetli görülmediği-
İcra takibinin iptali istemine ilişkin davada, yerel mahkeme temyize konu ilk kararının gerekçesinde yer vermediği ve dolayısıyla Özel Daire tarafından değerlendirilmeyen bir gerekçeye yer vererek ve ayrıca bozmaya eylemli olarak uyarak; yeni delili değerlendirip, yeni bir gerekçeye dayalı olarak “direnme” olarak adlandırdığı kararı vermişse de, mahkemenin “direnme” olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu-