İflasına karar verilmiş şirketin yetkilerinin tamamı iflas idaresine geçtiğinden, tebligatın iflas idaresine yapılması, iflas idaresi olarak  da iflas idaresi memurlarının tümüne tebliğ edilmesi gerektiği-
Müflis borçlunun ihalenin feshini talep etme hakkı bulunduğu-
Satış ilanının müflis şirket iflas idaresine tebliğ edilmemiş olmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Müflis borçlunun İİK. mad. 134 uyarınca ihalenin feshini talep etme hakkı olduğundan, şikayet tarihi itibariyle şikayet edenlerin borçlu şirket yetkilisi oldukları tespit edildiği takdirde şikayetin esasının incelenmesi gerekeceği-
İflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ya da iflas dairesine ait olduğu- Müflisin iflas masasına giren mal ve haklara ilişkin davalarda taraf sıfatı olmadığından, müflisin iflastan sonra masaya giren mal ve haklara ilişkin davaları açamayacağı-Davalı kooperatifin iflas etmesi, tüzel kişiliği sona erdirmediği gibi, tüzel kişinin iflas kararı verilmeden önce yapılan işlemlerinin hukuken dayanaksız kaldığından söz edilmesinin mümkün olmadığı- Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olduğundan, iflastan önce başlatılmış icra takibi ile ilgili İİK'nın 193. maddesinin gerekçe yapılamayacağı-
İflas halinin şirket tüzel kişiliğini ve organlarının ehliyetini tam olarak sona erdirmeyeceği (TTK.m.534/1) ve bu haliyle müflis şirket organlarının bir avukata verdiği vekaletnamenin hükümsüz olduğunun söylenemeyeceği- Şirket yönetim organınca verilen vekaletnameye dayalı olarak girişilen takibinin itiraz üzerine durmuş olmasının, alacağın olmadığı anlamında yorumlanamayacağı-
Aralarında ekonomik bütünlük olması nedeniyle birlikte satılan ihaleye konu taşınmazların ihale bedelinin mahcuzların takdir edilen kıymetlerinin %50'sini karşılamadığı, bu hususun ihalenin feshi nedeni olduğu- Mahcuzun iflas masasına dahil olan mallardan olması nedeni ile satış ilanının, iflas idaresi yanında müflise de tebliğinin zorunlu olmadığı-
Dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında misli fark bulunmasına, davalı borçlu ile 3.kişi şirket arasındaki ticari ilişkiler nedeniyle davalı 3.kişi şirketin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden kişilerden olmasına, alacağa mahsuben yapılan taşınmaz devirlerinin mutad ödeme olmaması nedeniyle iptale tabi olması gerektiği- Davalı borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve iflas işlemlerinin devam ettiği belirtildiğinden, mahkemece borçlu hakkındaki iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise 2. alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı ve davacı-alacaklının, tasarrufun iptali davasını takip etmek için İİK. mad. 245 gereğince yetki alıp almadığı belirlenerek taraf ehliyeti yönünden İİK. mad. 187, 191, 245, 255 gereğince değerlendirme yapılması gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği-
İİK.mad. 191/1 uyarınca iflasın açılması ile borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisini kaybettiği ve dolayısıyla malvarlığına dahil değerler üzerindeki hukuki işlemlerinin iflas alacaklılarına karşı geçersiz olduğu- Davacının İİK. mad. 254  kapsamında verilen iflas kapatma kararının ilan edildiği, BK.nun 66. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin bu tarih itibarıyla başlaması gerektiği, zamanaşımı süresi dolmadan davanın açılmış olduğu,davacı yanca iflas tasfiyesinin devamı sırasında alacaklı ile yapmış olduğu protokol kapsamında alacaklıya ve vekiline yaptığı ödemelerin İİK. mad. 191 gereği iflas alacaklılarına karşı hükümsüz bulunduğu, müflis borçlunun yasada öngörülen geçersizliğe dayanılarak iade talebinde bulunamayacağı, borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğundan ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağından davanın reddi gerektiği-
İİK'nın 226. maddesine göre adi tasfiyede iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresi olduğuna göre, iflas idaresine tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre iflas idare memuru ya da memurları veya varsa vekili huzuru ile asıl davaya kayıt kabul davası olarak bakılması; birleşen davada davalı değil davacı iflas ettiğinden birleşen davanın da kayıt kabul davası olarak görülemeyeceği, alacağın davacı iflas masasına kabulüne karar verilemeyeceği gözetilerek, iflas idaresi temsilci ya da temsilcileri veya vekili huzuru ile birleşen davaya devam edilmesi gerekirken, iflas idaresine tebligat yapılmadan İflas Dairesi temsilcisinin katılımı ile asıl davaya bakılması, birleşen davanın da kayıt kabul davası olarak görülmesinin isabetsiz olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor