İtirazın iptali davası devam ederken takip konusu borcun ödenmesi sonucu ya da davanın açılmasından sonra takibe itirazdan vazgeçilmesi nedeniyle takibin kesinleşmesi sonucu davanın konusuz kalması (ve alacağın likit olması) koşuluyla mahkemenin yargılamayı sürdürerek davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu belirledikten sonra haksızlığı belirlenen taraf aleyhine % 40 (şimdi; %20) tazminata (ve yargılama giderlerine) hükmetmesi gerekeceği–
İtirazın iptali davalarında; davacı alacaklının (bankanın) «hesabın katedildiği tarih itibariyle», anapara + uygulanan akdi faiz + fer’ilerinden oluşan toplam alacağı bulunduktan sonra, bu alacağa «temerrüt tarihine kadar» akdi faiz ve banka sigorta muamele vergisi (BSMV) «faizin gider vergisi» eklenmek suretiyle (akdi faiz ve BSMV. kat tarihindeki alacak ile kapitalize edilerek) alacaklının «temerrüt tarihindeki» asıl alacağı saptandıktan sonra, bu miktara, temerrüt tarihinden sonra «takip tarihine kadar» temerrüt faizi ve faizin BSMV’si hesaplanarak (bu arada varsa borçlunun ödemeleri öncelikle BK’nun 84. maddesi (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca faizden mahsup edilerek) «takip tarihindeki» toplam alacak miktarının tesbit edilmesi (bilirkişiden bu ilkeler çerçevesinde rapor alınması) -ve varsa; kefillerin sorumluluğunun kefalet limiti ile kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olduğu da gözetilerek- takipten sonra «asıl alacağa» BK. 104/son (şimdi; TBK. mad. 121/3) uyarınca temerrüt faizi işletilmesine olanak sağlayacak şekilde karar verilmesi gerekeceği-
BK. 484 uyarınca kefaletin geçerliliğinin «yazılı olmasına» ve «kefilin sorumlu olduğu miktarın sözleşmede açıkça gösterilmiş olması»na bağlı olduğu– (Not: Yeni TBK. mad. 583'e göre; kefalet sözleşmesinin geçerliliği; sözleşmenin (kefilin kendi el yazısı ile) yazılı şekilde yapılmasına, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın ve kefalet tarihinin sözleşmede belirtilmiş olmasına bağlanmış olup, TBK. mad 584'de de, kefalet için 'eşin rızası'na ilişkin koşullar düzenlenmiştir.)
Kredi sözleşmesinin «müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil» kısmında değil «müşteri» kısmında imzası bulunan kişinin sorumluluğunun «ipotek veren 3. kişi» olarak tesis edilen ipotekle sınırlı bulunduğu, ayrıca «müteselsil kefil» olarak sorumluluğunun bulunmadığı–
İsticvabın başlı başına bir isbat vasıtası olmadığı, hukuki muamelenin isticvap yoluyla kanıtlanmasının mümkün bulunmadığı–
Ceza mahkemesince verilen beraat kararının «kusur ve derecesi», «zarar tutarı», «temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği», «illiyet» gibi konularda hukuk hakimini bağlamayacağı, buna karşın ceza mahkemesinin tesbit ettiği maddi olaylarla ve özellikle fiilin hukukuna aykırılığı konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olduğu (BK. 53; şimdi; TBK. mad. 74)–
TK’nun 644. (şimdi; TTK.'nun 732.) maddesine dayalı olarak sebepsiz iktisaba dayalı alacak davasının dinlenebilmesi için takip konusu çeklerin süresinde ibraz edilmemiş ya da zamanaşımına uğramış olması ve çeklerin bütün yasal koşullarını taşıması gerektiği, keşide yeri bulunmayan çeke dayalı olarak böyle bir davanın açılamayacağı–
Mahkemece hüküm altına alınan miktara, talep gözetilmeden «yasal» «ticari», «reeskont» denmek suretiyle faiz uygulanmasına karar verilemeyeceği–
Aynı kredi sözleşmesine dayanılarak, aynı kredi borcu için, borçlular hakkında yapılan tek bir icra takibine borçluların itirazı üzerine, ayrı ayrı itirazın iptali davası açılması ve bunların birleştirilerek sonuçlandırılması halinde, mahkemece bir kez icra inkâr tazminatına hükmedilebileceği (her davadan, her borçlu aleyhine ayrı ayrı icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği)–