6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 375 ve devamı maddelerinde yargılamanın iadesi düzenlenmiş olup yargılamanın iadesi sebeplerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda, anılan maddede sınırlı bir biçimde sayılan iade sebeplerinden hiçbiri gerçekleşmediğinden, mahkemece, işin esasına girilmeksizin yargılamanın iadesi talebinin reddi gerekirken davalının ancak, ayrı dava konusu edilebilecek farklı eylemleri yargılamanın iadesi sebebi kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Yargılamanın yenilenmesine konu dava sonunda verilen karar davalı tarafça temyiz edilmeden kesinleştiğinden, davalının hileli davranışından söz edilemeyeceği- Karar o davanın davalısı, yargılamanın yenilenmesini isteyen tarafından temyiz edilse idi, istekten fazlaya hükmedildiği için bozulacağından, bu haliyle HMK'nun 375. (1086 sayılı HUMK’nun 445.) maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisinin gerçekleşmediği ve yargılamanın yenilenmesi davasının görülebilmesine yasal olanak bulunmadığı-
Yargılamanın iadesi olağanüstü kanun yolu olup tarafların bu yola başvurmasını zorunlu kılan düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle davacının dava açma hakkı olup davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin doğru olmadığı, o halde, mahkemece, işin esasına girilerek davalının savunmaları ve zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Yargılamanın yenilenmesi istenilen dosyada dava dayanağı alacağa esas katkı payı alacağı davası bekletici mesele yapılmadan taraflar arasında devam eden katkı payı alacağı davasında ortaya çıkacak miktara göre tahsil imkanı verecek şekilde karar verilmesinin öngörüldüğü ve kararın bu şekilde kesinleştiği, ancak karara esas alınan katkı payı alacağı talebinin red edildiği ve böyle bir alacağın olmadığı hususunun kesinleştiği, bu halde kararın infaz kabiliyeti olmamakla birlikte davacılar aleyhine BK'nun 19.maddesine dayalı davada yargılama giderine hükmedildiğinden davacıların yargılamanın yenilenmesi talebi için hukuki yararları olduğundan, mahkemece, HMK'nun 375/ğ maddesindeki "karara esas alınan hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması" halinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılıp, değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Harçlar Kanunu'nda açıklanan yasal zorunluluğa rağmen harç noksanlığı ikmal ettirilmeden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; yargılamanın yenilenmesi isteğinin yeni ve bağımsız bir dava niteliğinde olduğu gözetilmeden, dava ayrı bir esasa kaydedilmeden, dilekçelerin karşılıklı verilmesi ile ön inceleme aşamaları tamamlanmadan karar verilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yargılamanın iadesini ilişkin davanın ayrı bir dava olduğu gözetilerek ayrı bir esasa kaydı ve nispi karar, ilam harcı alınması gerektiği-
Mahkemece, iade-i muhakeme talep eden kişinin alacağının iflas yargılaması sonucu kesinleştiği ve masa tarafından bir kısmının kayıt ve kabul edildiği kalan kısmının ise kayıt kabul davası sonucu masaya kaydedildiği gözetilerek, iade-i muhakeme talep eden kişinin borçlu müflisten olan alacağının kesin hüküm sebebiyle kesinleştiği, bu nedenle borçlu müflisin menfi tespit davasının kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tavzih kararı ile bir kısım davalılar vekili yararına vekalet ücretine hükmedilmesi HMK 305/2 maddesine aykırı olduğundan kararın bozulması gerektiği-
İcra mahkemesince verilen kararların, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği bu nedenle itirazın kaldırılması kararlarına karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı-
Yargılama sırasında ibraz edilmeyen mirasın reddi kararı dayanak gösterilerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulamayacağı-