Davacının Bağ-Kur'lu gösterildiği tarihleri arası dönemde de işverenden kiraladığı araç ile münhasıran davalı şirkete ait malların pazarlama işini yaptığı, bu süre boyunca davalının talimatlarıyla hareket ettiği, bağımlılık ilişkisi dikkate alındığında davacının davalının emrinde hukuki ve kişisel olarak bağımlı bir şekilde hizmet akdi ile çalıştığı- Genel olarak pazarlamacılık sureti ile satışlarda çalışanların ücret yanında satış bedelinden belirli oranda prim(komisyon) aldıkları- Fazla mesainin kural olarak 4857 sayılı İş Kanunu’na göre, kanunda yazılı şartlar çerçevesinde, haftalık 45 saati aşan çalışmalar olduğu- İşçi fazla mesai yapsın yapmasın prim ödemesi var ise bu ek ücrete hak kazanacağı, bu şekilde çalışan işçinin fazla mesai yaptıkça buna bağlı olarak prime de fazladan hak kazanacağından, bir anlamda yüzde usulü çalıştığının kabulü gerektiği-
İşçiye kıdem ile beraber ihbar tazminatı ödenmiş ve iş akdi ertesi gün devam etmiş olması halinde bu iş akdinin yeni iş akdi sayılıp önceki dönem tazminatlarının tasfiye edilmiş sayılacağı- Emekli olan işçiye kıdem tazminatının ödenmesi halinde iş akdinin tasfiye edilmiş sayılacağı- İş sözleşmesi devam ederken işçiye ödenen kıdem tazminatının avans olarak kabul edileceği, hizmet akdinin sonunda hesaplanacak kıdem tazminatından faiziyle mahsup edileceği- Hizmet akdi devam ederken kıdem tazminatının ödenmesi halinde, iş sözleşmesi sona erdiğinde tüm çalışma süresine göre hesaplanan kıdem tazminatının mahsup edilebilmesi için önceki kıdem alacağının yönünden tasfiye edilmemiş olması gerektiği- Davacının emekli olduğu tarihteki süre ve ücret üzerinden, davacının -emeklilik öncesi- çalıştığı ilk iki dönem birleştirilerek kıdem tazminatı hesaplanması, ödemelerin mahsup edilmesi ve sonucuna göre fark kıdem tazminatı var ise bu miktarın hüküm altına alınması gerektiği- Davacının (emekli olduktan sonraki) üçüncü dönem çalışması ise ayrı bir iş sözleşmesi kabul edilerek, bu çalışma döneminin kıdem tazminatının, fesih tarihindeki süre ve ücret üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiği-
Haklı bir neden olmaksızın belirli süreli iş sözleşmesine tabi çalışanını işten çıkaran işverenin işçisine kıdem tazminatı ödemesi gerektiği-
İşçinin işe başladıktan sonra işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde, işlemiş kıdem tazminatlarından işverenlerin sorumluluklarının, işçiyi çalıştırdıkları süre ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesi ile sınırlı olduğu-
Kendi özgür iradesi ile daha iyi şartlarda ve ayrı bir statüde çalışmak üzere memuriyetten istifa ile ayrılan davacı için yapılan işlemin prosedür gereği olduğunun söylenemeyeceği ve bu durumda memuriyette geçen hizmet süresi kıdem tazminatı ödemesini gerektirmeyen bir nedenle sona eren davacıya, emeklilik nedeniyle yapılacak kıdem tazminatı ödemesinde, memuriyette geçen çalışma süresinin kıdem tazminatına esas süreye dahil edilerek işçilikte geçen süresi ile birleştirilmesinin mümkün olmadığı-
Bozmaya uyularak verilen kararda “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” hükmü kurulmuş olup, bu durumda hukuk hakimini bağlayıcı bir mahkumiyet kararından söz edilemeyeceğinden akdin haksız nedenle fesih edildiğinin gerekçesi yapılamayacağı ve davacının akdin feshinin haksız olduğunu kanıtlaması gerektiği- Davacı şirketin belli bir iş kolunda faaliyette bulunduğu bilinerek, yatırım olarak ileri sürülen giderlerin davalılar ile yapılan sözleşmelere istinaden yapıldığını kanıtlaması gerektiği; araç, mobilya gibi unsurların sözleşme kapsamında edinildiği kanıtlanmadıkça yatırım gideri olarak kabul edilemeyeceği- Davacı stoğunda bulunan malları, akdin fesihi ihtarı ile verilen süre sonrasında sona ermesini müteakip davalılara iade edeceğinden , davacının elde edeceği bir kar bulunmadığı; talebinin kabulünün isabetsiz olduğu- İşçilerin akdin sonlanması nedeniyle işten çıkarıldıklarının ispatı gerekirken, işten ayrılmaları gerekçe gösterilerek ödenen tazminatların davalılardan tahsili kararının yerinde olmadığı- Davacının davalılara ne şekilde müşteri kazandırdığı ve davalıların halen bu müşterilere satış yaparak kazanç elde etmeye devam ettiği yolunda bir inceleme ve araştırma yapılmadan portföy tazminatına karar verilemeyeceği- Davacı stoklarında bulunan malların akitler sona erdiğinden ödenen bedellerinin davalılardan tahsilinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de malların iadesine karar verilmemiş olmasının kabul şekli ile isabetsiz olduğu-
İşçinin 1. dönem çalışması sonrasında verdiği istifa dilekçesinin gerçeği yansıtmadığı, işçinin iş sözleşmesi devam ederken istifa edip, dört gün sonra tekrar aynı yerde işe başlaması, hayatın olağan akışına aykırı olup davacı ve tanıklar tarafından çalışmanın kesintisiz olduğu iddia edilmiş olması karşısında, işyerinde boş kağıtlara imza attığı, bu durumun tanıklar tarafından doğrulandığı, ayrıca işçinin fazla çalışma ücreti ödenmediği için istifa ettiği ve tüm dönem için işçinin fazla çalışmasının olduğu ispat edilmiş olması karşısında, işçinin kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken yazılı şekilde ret kararı verilmesi bozmayı gerektirdiği-
Davacı tanık anlatımları da nazara alındığında iş yerinde el yazılı istifa dilekçelerinin işçiler tarafından işten çıkarılmak korkusuyla imzalandığı anlaşılmakla iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğinin kabulü gerektiği-
Fazla çalışma, hafta tatili çalışması, genel tatil çalışması yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlü olup işçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğu- İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma, hafta tatili çalışması, genel tatil çalışması ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesinin mümkün olmadığı ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatının her türlü delille yapılabilabileceği- Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerektiği, işçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, genel tatil çalışması ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği- Kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının istemiyle açılan davada, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel taitl ücreti açısından, davacı tanıklarından ...’in davalı ile davası olduğu anlaşıldığından, hesaplama sadece davacı ... ’ın bildiği dönem itibari ile yapılması ve dava dilekçesinde davacının ödendiğini belirttiği fazla mesailerin dışlanması gerektiği-
Davacının iş sözleşmesinin 27.09.2013 tarihinde işveren tarafından feshedildiği ve davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatının 30.09.2013 bordro ile işveren tarafından hesaplandığı, davalı işverenin, kıdem tazminatı açısından fesih tarihinde yasa gereği temerrüde düştüğü, ihbar tazminatı yönünden ise bordro ile bildirimde bulunduğundan, 01.10.2013 tarihinde temerrüde düştüğü, temerrüt gerçekleşmesine rağmen kıdem ve ihbar tazminatını ödemediği ve davacı işçinin 08.10.2013 tarihinde icra takibine geçtiği, ,icra takibi üzerine davalının ödeme emrini 09.10.2013 günü alması üzerine aynı davacının hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatını davacı adına banka hesabına yatırdığı ve aynı gün borcu olmadığını belirterek icra takibine itiraz ettiği anlaşılmakla, takipten önce bir temerrüt olduğu gibi borcun ödenmesinin takip başladıktan sonra gerçekleştiği de dikkate alınarak davacının kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceği ve ortada takip tarihi itibariyle muaccel ve temerrüde düşürülen bir alacak sebebiyle takibin durdurulmasını gerektiren bir itiraz bulunmadığı-