B.sayar operatörü olarak çalıştığı anlaşılan işçinin sık sık görev yerinin değiştirildiği, işçinin son olarak görevi ve daha önce yaptığı iş ile ilgisi olmayan kariyeri ile çelişen bir işe verilerek ameliyathane kapısında görevlendirildiği, işçi tanıklarının ifadesi ile de bu değişikliklerin işçinin istifa etmesi amacıyla yapıldığının anlaşıldığı, işçiye yapılan tüm eylemler değerlendirildiğinde işçinin psikolojik tacize maruz kaldığı gerekçesi ile kıdem tazminatı alacağının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Rücuen tazminat istemine ilişkin somut uyuşmalıkta, işçilik alacaklarının işveren tarafından ödenen işçinin yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerektiği, davalı yüklenicinin işçiye ödenen kıdem tazminatından işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı olarak sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
İş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemli, mahkemece sigortalının kendisine verilen işin dışına çıktığı bu nedenle kazanın iş sözleşmesi kapsamındaki işin ifası sırasında meydana gelmediğinden davalı şirketin kusuru olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilen eldeki davada, davacılar lehine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla asıl işveren davalı şirketin hükmedilecek maddi ve manevi tazminatlardan sorumlu tutulmasının gerekip gerekmediği-
Hükme esas alınan raporun birinci seçeneğine göre sonuca gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile aylık ücret tutarının 972,00 USD kabul edildiği ikinci seçeneğe göre karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Davacı işçinin, davalıya ait işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştığı, davacının, davalı işverene noter kanalı ile gönderdiği dilekçe içeriğinde "çağrılmadığı halde defalarca işe başlama konusunda başvuruda bulunduğunu" beyan ettiği anlaşılmakta ise de; söz konusu davalı işyerinde, sezonun başlayıp başlamadığı, mevsimlik çalışan işçilerin işe başlatılıp başlatılmadığının anlaşılamadığı, bu nedenle özellikle sezonun hangi tarihte başladığının net bir şekilde ortaya konulması gerektiği, davacının olumsuz cevaplandırılan işe başlama başvurusunun yapıldığı tarihte sezon başlamış ise, bu durum işverenin feshi olarak değerlendirilip davacının kıdem ve ihbar tazminat isteğinin değerlendirilmesi gerektiği- M.lik işçinin, 4857 s. İş Kanunu'nun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamayacağı-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai ücret alacağı hesaplanmış ise de; hesaplamanın denetime elverişli olmadığı, tanıkların işyeri çalışma düzenini kendi çalışma süreleri ile sınırlı olarak bilebilecekleri hususunun gözetilmeyerek tüm çalışma dönemi için hesaplama yapıldığı görülmüş olup ayrıca, hükmün gerekçesinde de bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla mesai ücret alacağı ödemelerinin neden dışlanmadığının açıklanmadığı, tanık beyanlarına tanıkların çalıştığı dönemle sınırlı olarak itibar edilerek ve fazla mesai tahakkuku bulunan aylar için bu ödemeler de değerlendirilerek yeniden bir hesaplama yaptırılması suretiyle fazla mesai alacağının belirlenmesi gerektiği-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği, ancak hesabın unsurları olan sosyal hakların miktarının belirlenmesi işveren tarafından sunulacak belgelere göre belirlenecek ise, kıdem ve ihbar tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği- Belirsiz alacak davalarında, açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, hukukî yararın bulunduğundan söz edilemeyeceği, ancak; hukuki güvenlik, hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri gereği, ilgili dairenin daha önce verdiği kararlarda, hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediğinden önceki görüşe güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan davada hukuki yarara ilişkin dava şartının eksik olması sebebiyle davanın hemen reddedilmemesi; davacıya süre verilerek dava şartının tamamlattırılması gerektiği- Davalılar arasında muvazaa bulunması nedeniyle maddi sorumluluk açısından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği- Dosyada mevcut fesih bildiriminin, davacıya tebliğ edilip edilmediği belirlenerek ihbar tazminatı talebinin değerlendirilmesi gerektiği-
Henüz işyerinde çalıştığı sırada, evlilik sebebiyle iş sözleşmesini sona erdirdiği ileri sürülen işçi bakımından bu beyanın bağlayıcı olduğu, davacının noter kanalıyla gönderdiği ihtarnamede de evlilik sebebiyle işyerinden ayrıldığı belirtildiğinden, kıdem tazminatının yasal koşullarının oluştuğu-
Davacının (fiilen çalışmasına 4 gün kala) kendisine, kendisiyle çalışmaktan vazgeçtiklerini belirten bir e-posta gönderildiğini, hiç bir sebep gösterilmeksizin soyut ithamlarla işe başlatılmadığını, dolayısıyla davalı şirkete olan güveni sebebiyle çalıştığı bankadan istifa ederek kıdem tazminatından mahrum kaldığını iddia ederek, kıdem tazminatının ve mahrum kaldığı ücretlerin ile diğer sosyal hakların karşılığı olarak maddi tazminat talebinde bulunduğu somut uyuşmazlıkta; bilirkişi raporunda Davacı taraf .......... Limited Şirketi'nden geçen sürenin de gerçekte dava dışı banka yanında geçtiğini ve kıdem tazminatı hesabında bu sürenin de gözetilmesini talep ettiği, davacı taraf ........... Limited Şirketi'nden istifa ettiğine ilişkin dilekçesi dosyada mevcut olduğu, davacı .... şirketinden istifa ettikten sonra dava dışı bankada çalışmaya başladığı, Davacının ............Limited Şirketi'nden istifa etmesi nedeniyle .... şirketi yanında geçen çalışma süresinin kıdem tazminatı hesabına dahil edilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne-
Belirli süreli olarak yapılan ancak; objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli olarak kabul edilen iş sözleşmesinde, kararlaştırılan süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün, belirlenen süre ile sınırlı olmak üzere geçerli olduğu-