Dava konusu taşınmaza ilişkin olarak açılan ortaklığın giderilmesi davasında, taşınmaz üzerindeki muhdesatların aidiyeti konusunda taraflar arasında uyuşmazlık çıkması nedeniyle eldeki dava açıldığı anlaşıldığına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sürdüğü ve davacı şirketin muhdesat tespiti isteğine ilişkin davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu-
Kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi mahkemelerce de muhdesatların taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemeyeceği, ne var ki, çoğun içinde azın da bulunduğu, muhdesatın mülkiyetinin tespiti isteminin muhdesatın meydana getirildiğinin tespiti istemini de içerdiği göz önüne alındığında, mülkiyet tespiti istemiyle açılan davalarda, koşulların varlığı ve davanın kanıtlanması halinde davaya konu muhdesatların davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine, mülkiyet tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerekeceği-
Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmesi gerekeceği-Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu binanın (muhdesatın) davacı tarafından meydana getirildiğinin ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de; paydaşlardan biri yazılı dilekçesiyle davayı kabul ettiğini bildirdiği, kabulün, kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan davalının kabul beyanı geçerli ve bağlayıcı olduğundan kabule değer verilerek davayı kabul eden davalı yönünden geçerli olmak üzere tespit kararı verilmesi gerektiği-
Muhdesatın tespitine ilişkin dava konusu binanın yapımı sırasında tarafların ortak mirasbırakanın 60-65 yaşlarında olduğu, işinin olmadığı, davacının madende çalıştığı ve kazandığı parayı mirasbırakana verdiği, bu şekilde evin yapımında çalışan işçilerin parasının ödendiği, evin davacının nam ve hesabına yapıldığı, mirasbırakanın evin yapımı esnasında taşınmazın başında bulunduğu, tarafların ortak mirasbırakanının ev yapılırken taşınmazın başında bulunmasının muhdesatın davacının nam ve hesabına yapıldığı sonucunu değiştirmeyeceğinden davanın kabulünün gerektiği-
Temliken tescil isteyen davacının yani malzeme sahibinin olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık olduğundan temliken tescil talebinde bulunmasının mümkün olmadığı-
Yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağı, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin davada haklılık oranına göre taraflar arasında paylaştırılacağı- Davanın değeri muhdesatın davalının payına isabet eden değer olduğundan, yargılama sonucunda reddine karar verilen muhdesatlar yönünden davalı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davacının, davalının tapu payı oranında sorumlu tutulması gerektiği-
Kat irtifakı kurulu taşınmazda davalı dışındaki diğer maliklerin de irtifak hakkına elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkin davaya katılımının zorunlu olduğu-
Tanık beyanlarına göre parsel üzerinde bulunan kargir ev, kerpiç oda ile ahşap ahır ve samanlığın davacı tarafından meydana getirildiği sabit olup mahkemece muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın davacıya aidiyetine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Teknik bilirkişi raporu ile ekli krokisinde belirtilen ve davacı tarafından meydana getirildiği belirlenen muhdesatların toplam değeri üzerinden yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde HMK'nun 326/2. maddesi uyarınca yargılama giderinden davalının, tapudaki miras bırakana ait paydan kendisine düşen miras payı oranında sorumlu tutulması gerekirken, tüm yargılama giderleri ile harcın adı geçen davalıdan alınmasına karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Davacının (davalının) çaplı taşınmazına davalının (davacının) taşınmazının bilirkişi raporunda belirtilen şekilde tecavüzlü olduğu, davalının (davacının) bayinin gerekli dikkat ve özeni gösterseydi tecavüzün oluşmayacağı, davalının çaplı yeri üzerindeki binayı görerek satın aldığı, iyiniyetli sayılamayacağı sonucuna varıldığından elatmanın önlenmesi davasının kabulü, temliken tescil davasının reddi gerektiği-