Muhdesat taşınmazın zemininden ayrı bir mülkiyete konu olamayacağından ancak kim tarafından meydana getirildiğinin tespiti söz konusu olabileceği-
Muhdesatın her bir katının hangi tarihte, kim tarafından, ne şekilde meydana getirildiği, taraflar, tanıklar ve uzman bilirkişiden sorulmalı, bu yolla davada hak düşürücü sürenin geçip geçmediği duraksamasız saptanmalı, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmeli, hüküm oluşturulurken de mevcut muhtesatın oturulabilir hale getirilebilmesi için yapılan harcamaların yeni bir muhtesat meydana getirme niteliğinde olmayıp iyileştirme gideri (faydalı ve zorunlu gider) niteliğinde olduğu, bu gibi giderlerin ancak ve koşullarının varlığı halinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasına konu edilebileceği gözden uzak tutulmadan sadece muhtesatların kim tarafından meydana getirildiğinin tespiti ile yetinilmeli, mülkiyet olgusu doğurur şekilde aidiyet kararı vermekten kaçınılmasının gerekeceği-
El atmanın önlenmesi konulu davada; çekişme konusu taşınmazda davacı dışında, davada taraf olmayan bir kişi de paylı mülkiyet rejimine tabi olarak pay maliki olup arazi mülkiyeti kapsamına yapılar, bitkiler ve kaynaklar da gireceğinden, yıkımı dava konusu yapılan binada davada taraf olmayan kayıt malikinin de hakkının bulunmadığı-
Yapıdaki bir bağımsız bölüm üçüncü kişinin katkılarıyla meydana getirilmişse, bu durum katkıda bulunana mülkiyet hakkını isteme yetkisi vermez; ancak, kanıtlandığı oranda alacak talep edilebileceği-
Taşınmaz üzerinde bulunan ve bütünleyici parça niteliğindeki muhtesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemeyeceğinden, kural olarak ve aksine bir kanun hükmü bulunmadıkça muhtesatların mülkiyetinin tespitine karar verilemeyeceği-
Davacının mevcut binasını restore ederek iyileştirmesinin, Türk Medeni Kanunu’nun 718. maddesine istisna getiren aynı kanunun 724. maddesinde belirtilen kendi malzemesi ile başkasının arazisi üzerinde iyiniyetle inşaat yapmak anlamına gelmeyeceği, dolayısı ile burada, davacının Türk Medeni Kanunu’nun 724. maddesinden yararlanması olanağının olmayacağı–
Davalıların kendi aralarındaki kira sözleşmesine dayanarak, davacının maliki olduğu taşınmazda bulunan caminin üzerine, onun bilgi ve onayı da olmadan cep telefonu baz istasyonu ve tesisi kurdukları belirlenmiş olup; bunun mülkiyet hakkına haksız el atma niteliğinde olduğu açık olup; davalıların kendi aralarında yaptıkları kira sözleşmesine dayanarak, bu sözleşmeye taraf olmayan ve rıza da göstermeyen tapu kayıt malikinin, üstün hakkını bertaraf edecek nitelikte bir haklarının varlığını ileri sürmeleri ve bunun hukuken kabul görmesi de olanaklı olmadığından doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren böyle bir el atmanın önlenmesine yönelik dava hakkının, mülkiyet hakkı sahibi davacıya ait olduğu ve aktif dava ehliyetinin bulunduğu-
Davaya konu edilen muhdesatın (binanın) üzerinde bulunduğu taşınmazın mülkiyeti, 1/2 payla hükmen Hazine, 1/2 payla da satın alma yoluyla, davacıya ait olduğu, taraflar arasında görülmekte olan paydaşlığın giderilmesi davası sonucunda arza tabi olan muhdesatın arzla birlikte satışı söz konusu olabileceğinden, muhdesatın kendisince inşa edildiğini ileri süren davacının eldeki tespit davasını açmakta hukuki yararının olacağı-
Madenler özel mülkiyete konu olamayacağı, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu- Maden işletme ruhsatının özel mülkiyete el atma hakkı vermeyeceği-
Binada kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmadığına göre, taşınmaz üzerinde bulunan yapı arzın tamamlayıcı parçası olup, arzın mülkiyetine tabi olduğu-