Maddi olayları ileri sürmenin taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemenin hakime ait olduğu- Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı olduğu- Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkı olduğu- Katılma alacağının Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek olmadığı- Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı- Üçüncü kişi aleyhine sonradan aynı Kanun'un 241.maddesine dayanılarak alacak davası açıldığında, 229. maddedeki kazandırma veya devir koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin yeniden araştırma konusu yapılmaması gerektiği-
Mal rejiminin sona erdiği andaki malların mevcut durumuna göre tasfiye tarihindeki rayiç (sürüm) değeri göz önünde bulundurularak tasfiye gerçekleştirileceğinden mahkemece mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra yapılan ödemeleri de göz önünde bulundurularak düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının isabetsiz olduğu- Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödendiği bildirilen tazminata ilişkin olarak, ödeme yapan kurumdan söz konusu ödemeye ilişkin tüm belge ve banka dekontlar istenerek, mal rejiminin sona erdiği anda mevcut olup olmadığı, mevcut değilse ödeme tarihi ile mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar geçen süre, bu süre içerisinde ödeme konusu tazminatın harcanmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, değerlendirilmek suretiyle bu yöne ilişkin TMK'nun 219. ve 228. maddeleri göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi gerektiği-
TMK'nun 219/4.madde uyarınca kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mal niteliğinde olup tasfiyeye tabi olduğu, mahkemece kira gelirleri yönünden açılan davanın kişisel mal olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilemeyeceği-Hesap bilirkişisi tarafından, banka hesaplarındaki yoğun hareketler nedeniyle denkleştirme ve hesaplar arasındaki kaymaların tespit edilememesi nedeniyle tasfiye anındaki mevcut bakiyeler esas alınarak yazılı şekilde karar verildiği, düzenlenen bilirkişi raporu yetersiz olduğu gibi banka hesaplarının tam olarak incelenemediği bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği, mahkemece banka hesaplarının açılış tarihleri, hesap hareketleri üzerinde uzman bilirkişiler aracılığı ile inceleme yapılarak, hangi hesapların tasfiyeye tabi olduğu, birleşen davacının tasfiye alacağının oluşacak sonuca göre belirlenmesi gerekeceği-
Boşanma dava tarihinden önce emekli olması nedeniyle davalıya ödenen veya ödenmesi gerektiği halde ödenmeyip aktarılan miktarın sorularak tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve TMK'nun 228/2.maddesi gereğince bu miktarın mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya isabet eden bölümünün peşin sermaye değerinin davalının kişisel malı olduğu dikkate alınarak bakiye miktarın artık değer kabul edilmesi ve buna göre davacının katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Kooperatif üyeliğinin TMK'nun 235/1 maddesi uyarınca tasfiye tarihindeki (karar tarihindeki) güncel karşılığı bulunması ve bulunan bu değerin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihi öncesinde ödenen bölümüne davacı kadının katkısının %077 olduğunun kabulü ile davacı ve davalının kişisel malları belirlendikten sonra 01.01.2002 tarihinden sonrasına karşılık gelen payın ise edinilmiş mal olduğunun kabulü ile yarısı üzerinde davacı eşin artık değere katılma alacağının bulunduğunun düşünülmesi, bu kabullere göre talep hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Hükmedilen alacağın katkı payı alacağı bölümüne dava tarihinden itibaren; katılma alacağı kısmına karar tarihinden itibaren faiz başlatılması gerektiği-
Katkı payı ve katılma alacağına ilişkin davada, mahkemece dava konusu 3 tarla ve 1 bağ olmak üzere toplam 4 adet taşınmaz yönünden katılma alacağına hükmedilmiş ise de davalının cevap dilekçesinin ekinde sunduğu taşınmaz listesinde toplam 12 adet taşınmazdan dava konusu olmayan 7 adet taşınmazın satılarak bunlardan elde edilen para ile dava konusu taşınmazların edinildiğini savunduğu, davacı kadının duruşmada "davaya konu edilen taşınmazlar 2002 yılından önce kazanılan para ile alınmıştır ancak evlilik birliği içinde bende çalıştığım için bunlarda katkım vardır." şeklindeki imzalı beyanı ile bu olguyu doğrulayarak dava konusu taşınmazların diğer taşınmazlar satılarak edinildiğini kabul ettiği, ancak mahkemece bu savunma üzerinde yeterince durulmadan sonuca gidildiği anlaşıldığından, mahkemece, davalının cevap dilekçesinin ekinde belirttiği taşınmazların kayıtlarının tapu müdürlüğünden getirtilerek, taşınmazların el değiştirme tarihlerinin yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi, alım-satım değerleri vs. gözönünde bulundurularak, tarafların gösterdiği tüm delillerle birlikte tartışılıp değerlendirilerek, davalının kişisel malından transfer edilip edilmediğinin araştırılması, gerektiğinde bilirkişiden bu hususlarda ek rapor alınması gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
TMK. mad.219/4 uyarınca, kişisel malın gelirinin edinilmiş mal olduğu; mal ayrılığı rejimi döneme ilişkin süre içerisindeki faiz gelirinin de edinilmiş mal kabul edilerek davacı taraf lehine hatalı olarak artık değere katılma alacağına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacağı- Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu- Tasfiyeye konu vadesiz TL hesabı ile bu hesaba bağlı yatırım hesabı üzerinde bankacı-mali müşavir bilirkişi eliyle inceleme yaptırılarak tasfiye tarihi olan boşanma dava tarihi itibariyle bu hesapta ve bu hesaba bağlı yatırım hesabında tasfiye edilecek bir değer bulunup bulunmadığı, bu değerin TL olarak karşılığının ve tasfiye tarihinden daha önce toplu olarak elden çıkarılmış mevcutlar bulunup bulunmadığının araştırılması; tasfiye tarihinde mevcut bir değer varsa bunun tasfiyeye tabi tutulması, daha önce bu hesaptan ve bu hesaba bağlı yatırım hesabından TMK. mad. 229/2 gereğince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan devir ve tasarruflar bulunup bulunmadığının da değerlendirilip, bulunuyorsa bunun da tasfiye hesabına dahil edilmesi ve talep miktarı da gözetilerek alacak talebi hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinin içeriği ve yargılama aşamasındaki beyanlardan davacı tarafın isteğinin hangi malvarlığına ilişkin olduğu açık olmadığı; HMK. mad. 31 uyarınca hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında davacı tarafın talebi açıklattırılıp, davacı tarafın gösterdiği tanıkların da ifadelerine başvurulması ve buna göre hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Davacının değer artış payı ve kişisel mallara ilişkin alacak talepleri hakkında aile mahkemesi görevli olduğu- Mal rejimi eşlerden birinin ölümü sebebiyle sonlanmış ise; dava katılma borçlusu olan ölen eşin davacı dışındaki diğer mirasçılarına karşı açılacağı, mirasçılar arasında ergin olmayan ortak çocuklar varsa oluşan yarar çatışması sebebiyle kendilerine temsil kayyımı atanarak davada temsil edilmesi gerektiği, mirasbırakanın davada yer almayan diğer mirasçılarının zorunlu dava arkadaşı olarak usul ve yasaya uygun biçimde kendilerine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğinin sağlanması, davaya katıldıkları ve bildirdikleri takdirde delilleri toplanmak suretiyle davaya devam edilmesi gerektiği-
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı olduğu- Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkı olduğu (TMK 236/1.m)- Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek olmadığı- Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerlerinin esas alınacağı- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların onların paylı mülkiyetinde sayılacağı- Bir eşin bütün mallarının, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceği (TMK 222. m)-