Haciz tutanaklarının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, davalıların kardeş, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek bedeli arasında misli fark bulunduğu görüldüğünden, tasarrufun İİK. mad. 278/3,1-2,  280/1 gereğince, dava konusu taşınmazın halen borçlu ve kardeşi tarafından bedelsiz kullanılması nedeniyle diğer tasarrufun da İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi bulunduğu, menfi tespit dava­sının, daha önce açılmış olan tasarrufun iptali davasını etkilemeyeceği-
Takip konusu borcun, karardan sonra ödendiği ve takipten feragat edildiği anlaşıldığından, davanın konusunun kalmadığı ve mahkemece, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların dinlenmesi için geçici (İİK. mad. 105) veya kati (İİK. mad. 143) aciz belgesinin sunulmuş olması gerektiği- Borçlu adına kayıtlı ta­şınmaz üzerininde davacı alacaklının ikinci sırada olduğu ve taşınmazın kıymet takdiri ile alacak miktarları ile borçlunun maaşı üzerinde kesinti yapıldığı, yapılan hacizde borçlunun 2.675 TL'lik ev eşyasının haczedildiği, daha sonra yapılan hacizde ise haciz tutanağı ile borçlunun evinde zorunlu ev eşyaları dışında başka haczi kabil mal bulunmadığının tespit edildiği anlaşıldığından, bu haciz tutanağının İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz belgesi ni­teliğinde olduğunun kabulü ile dava konusu tasar­rufun İİK. mad. 278, 279, 280 gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendiril­mesi gerektiği-
Kesin veya geçici aciz belgesi bulunmadığından bahisle tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmişse de, takip dosyasından haczedilen 435 adet yem çuvalının diğer hacizde yerinde bulunamadığının tespit edildiği, keza, davacı alacaklı vekilince temyiz dilekçesi ekinde sunulan haciz tutanağında da borçluya ait adreslerde yapılan hacizlerde haczi kabil mal bulunamadığının saptandığı görüldüğünden, bu belgenin İİK. mad. 105/2 kapsamında düzenle­nen "geçici aciz vesikası" hükmünde olduğunun ve İİK. mad. 277 uyarınca alacaklıya iptal davasını açma hakkını verdiğinin kabulü gerektiği-
TTK'nun 662. maddesinde zamanaşımını keseceği belirtilen davadan anlaşılması gereken, alacaklı tarafından, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde açılmış bir eda davası olup, İİK'nun 105. maddesinde şekil bulan geçici aciz vesikasına dayanılarak açılan tasarrufun iptali davaları TTK'nun 662. maddesinde belirtilen davalardan olmadığından, zamanaşımını kesmeyeceği-
Borçlu ile kardeşi arasındaki tasarrufun İİK 278/3-1 madde gereğince bağışlama niteliğinde olup batıl olduğu, İİK. mad. 280 gereğince davalının kardeşi olan borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu ve bu durumda da tasarrufun iptali gerektiği-
Takibe konu senetlerin teminat amaçlı verildiğinin sözleşme ve protokol ile sabit olduğu, bu haliyle alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakta olup, dar yetkili icra mahkemesinde bu konunun incelenmesinin ve değerlendirilmesinin mümkün olmadığı-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmadığı, davalılar arasında yakın akrabalık olmaması nedeniyle İİK 278 madde kapsamında iptal koşulları oluşmamakla birlikte; davacının delil olarak bildirdiği İcra Ceza Mahkemesi dosyasında, sanık olarak savunma yapan davalı-üçüncü kişi ifadesinden "dava konusu taşınmazı alacağına mahsuben aldığı" anlaşıldığından, dava konusu tasarrufun, borca mahsuben yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle İİK. mad. 279/2 gereğince; davalılar arasındaki alacak borç ilişkisi nedeniyle davalı üçüncü kişinin  borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İik 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu- Dava konusu taşınmaz üzerinde ipotekle satıldığından ve davalı üçüncü kişi, dava konusu taşınmazın ipotek nedeniyle satışa çıkarıldığını belirtildiğinden, mahkemece anılan taşınmaz üzerindeki ipotek nedeniyle yapılan icra takip dosyası belirlenip incelenerek, taşınmaz ipotek nedeniyle henüz satılmamış ise dava konusu tasarrufun İİK. mad. 279/2 ve 280/1 gereğince davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline; taşınmaz ipotek nedeniyle satılmış ve satış bedelinden davalı üçüncü kişiye para kalmış ise, bu paranın davacının alacak ve feriyle sınırlı olarak davalıdan tahsiline, satıştan para kalmamış ise konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Aciz belgesinin dava açılmadan dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay'ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağının bulunduğu- Haciz sırasında düzenlenen haciz tutanağı içeriğinden borçlunun haczedilen mallarının borcu karşılamadığı gibi takip dosyasında yapılan araştırmada da borca yetecek haczi kabil malının bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda tarihli haciz tutanağının İİK.nın 105. maddesi uyarınca geçici aciz vesikası niteliğinde olduğunun kabulü ile dava şartının gerçekleştiği düşünülerek tarafların delillerinin toplanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Haciz konulan taşınmazın kaydında önceki tarihli hacizler bulunması ve bu hacizlerin miktarları itibariyle satıştan davacıya pay düşmeyeceğinin anlaşılması halinde haciz tutanağının geçici aciz vesikası olarak kabulü gerekeceği-