Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiği, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğu anlaşıldığından, alacaklının, takip öncesi ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Menfi tespit davasında ihtiyati tedbir alınmadığı için takibin devam ettiği ve taşınmazın bir bölümünün ipotek nedeniyle satıldığı, bu nedenle ipotek bedelinin ödendiğini iddia eden davacının açmış olduğu menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiği- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılacak icra takibinde borçlu yanında borçlu lehine taşınmazını rehin eden üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesi gerektiği, icra emrinin ipotek malikine de gönderimesinin zorunlu olduğu-
Yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliğ edilmeyen şikayetçi borçlu hakkında, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı icra takibi yapılamayacağı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında şekli mecburi takip arkadaşlığı olduğu, takip sonunda kefalet borcu sebebiyle üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olacağından, taşınmaz maliki yanında asıl borçlu hakkında da takip yapılması gerektiği, asıl kredi borçlusu hakkında yapılmış bir takip bulunmadan takibe devam edilmesinin ve 3. kişiye ait taşınmazın satışının mümkün olmadığı bu nedenle yapılan ihalenin de yok hükmünde olacağı-
Taşınmaz maliki ipotek takibinde kendisine TMK. 887 gereğince muacceliyet ihbarnamesi gönderilmediğinden bahisle "takibin iptali" istemine yönelik şikayette bulunduğundan, bu kararı istinafı üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılmasının mümkün olmadığı (İİK. 363/4), bu durumun, mahkemece gerek istem üzerine gerek re'sen dikkate alınması gerektiği, ipotek veren yönünden satış mümkün olmadığından bu durumda zorunlu takip arkadaşı olan borçlu şirket yönünden de taşınmazın satışının mümkün olmadığı-
TMK mad. 887 gereğince davalı ipotekli taşınmazın maliki olup, borçtan şahsen sorumlu olmadığı, bu nedenle ödeme isteminin hem borçlu davalı şirkete hem de ipotekli taşınmaz maliki olan diğer davalıya ihtarname ile tebliğ edilmesi gerektiği-
Asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunması ve icra takibi sonuna kadar haklarında birlikte takip yapılması gerektiğinden asıl borçlu hakkında verilen iflas erteleme kararının, ipotek veren üçüncü kişi yönünden de sonuç doğuracağı- İcra takibinin sadece ipotek veren aleyhinde devam edilerek ipotek konusu taşınmazın satışının gerçekleştirilemeyeceği- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde ipotek veren üçüncü kişi ise asıl borçlu ile üçüncü kişi arasında İİK'nın 149 ve 149/b maddesi hükümleri gereğince şekli bakımdan zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğu-
İpotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamayacağı- İİK. mad. 150/ı uyarınca, "hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılmasının, TMK.'nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçeceği", bu hususun ilamlı takip yapma şartı olup, mahkemece resen nazara alınması gerektiği- Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu muacceliyet ihtarına ilişkin tebliğ parçası borcu söndüren nitelikte bir belge olmasa da takip şartına ilişkin olduğu ve takip talebinde de anılan belgeye dayanıldığı gözetildiğinde, mahkemece şikâyetin mahiyeti gereği duruşma açılarak, takip şartlarının oluşup oluşmadığının re'sen araştırılması gerektiği- Tensip tutanağı ile muacceliyet ihtarı tebliğ şerhi örneğinin sunulması için alacaklı vekiline verilen kesin sürenin sonuçları hatırlatılmadığından usulüne uygun olmadığı- "Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu belgeyi, cevap dilekçesi ekinde sunmuş olması hâlinde duruşma açılması gerekmeyeceğinden, hâkimin duruşma açılmaması yönündeki takdir hakkının yasaya uygun olduğu, temyiz aşamasında sunulan belgeye itibar edilemeyeceği ancak kesin sürenin usulüne uygun olmadığı belirtilerek yerel mahkeme direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
TMK'nın 887. maddesi uyarınca asıl borçluyla beraber borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine ihbar yapılmadıkça, ipotek borçluları bakımından borcun muaccel hale gelmeyeceği-
İpotek davalı Ltd. Şti.'nin davacıya olan bütün borçlarını değil, sadece malzeme alımından kaynaklanan borçlarını garanti altına almakta olup mahkemece alınan rapora göre cari hesap ve karşılıksız çekler üzerinden alacak belirlenmiş ve bu alacaklar ipotekle teminat altına alındığı kabul edilmiş ise de bu kabulün hatalı olduğu- Davacının cari hesap alacağını kendi defterleri ile ispatının mümkün olmadığı- Davacı, cari hesaptaki alacak kayıtlarının dayanaklarını da ortaya koyması gerektiği- Davacının cari hesapta kayıtlı olan alacaklarının malzeme alımından başka nedene dayanmasının da mümkün olduğu, davacı alacağındaki malzeme satışına ilişkin dayanak ve malzemenin teslimine ait belgeleri sunabildiği takdirde davacının davalıdan malzeme satışından doğan alacağının hesaplanabileceği- Davalının bu borca ilişkin ödemelerinin de borçtan düşülmesi gerektiği- İpotek sadece davacının malzeme satışından kaynaklanan alacağından dolayı paraya çevrilecek şekilde hüküm kurulması gerektiği-. Bu ipotek davalının karşılıksız kalan çekleri için de verilmediğinden, bu ipoteğin karşılıksız kalan çeklerin tahsili için paraya çevrilemeyeceği-