İİK. mad. 38 uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, yani icra kefiline icra emri gönderilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerektiği- Mahkemece, icra kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen TBK. şartlarına uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi ve bu suretle, anılan kefalet işleminin İİK'nun 38. maddesi anlamında ilam mahiyetindeki belgelerden olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği-
TBK. mad. 584/3 uyarınca, ticaret şirketinin ortakları ya da yöneticisi tarafından şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlerde eş rızası aranmayacağı- Kefilin borçlu şirketin yetkilisi olup olmadığı tespit edilerek müteselsil kefil yönünden ihtiyati haciz talebinin değerlendirilmesi gerektiği-
Kefalete rıza gösterecek eşin borçlunun kendisi olması nedeniyle eş rızasının aranmayacağı-
Bir kambiyo taahhüdü olarak avalin, kefalet niteliğinde olduğu ve eşin rızasını gerektirdiği; eşin rızasının bulunmamasının aval hakkında verilen ihtiyati haczin kaldırılmasını gerektireceği-
İcra kefilinin eşinin, kefalete rıza göstermemesi ve tutanağa kefilin sorumlu olacağı borç miktarının kefilin kendi el yazısı ile yazmaması halinde, kefalet tutanağı, TBK.'nun 583 ve 584. maddelerinde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenmediğinden, "icra emrinin iptaline" karar verilmesi gerektiği, bu durumda, icra kefaletinin de iptaline karar verilemeyeceği-
Takip asıl borçlu yönünden kesinleştikten sonra icra kefiline icra emri gönderilmiş ise de, "icra kefilinin el yazısı ile icra kefaleti verilmediği" anlaşıldığından, bu eksiklik nedeniyle "kefaletin geçersiz olduğun"un kabulü gerekeceği- İcra kefaletinin geçersizliği ve iptaline karar verilmesi icra mahkemesinin görev alanı dışında olup, "icra kefiline çıkarılan icra emrinin ve buna bağlı olarak icra kefiline ait mallara konulan haczin iptali"ne karar vermekle yetinilmesi gerekirken icra kefaletinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Müşterek borçlu ve müteselsil kefil esnaf olduğundan, kefaletin geçerli olması için eş rızasının aranmayacağı- Kefil yönünden kefalete yönelik bir ipotek de bulunmadığından kefil bakımından ihtiyati haciz isteminin kabulü gerekeceği-
Kefalet sözleşmelerinin geçerliliği için öngörülen şekil şartlarının icra kefaletleri hakkında da uygulanacağı- Sadece usulüne uygun olarak verilen icra kefaletleri ilam hükmünde belge sayılacağından, kefaletin TBK’nun 583 ve 584. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmış olmasının zorunlu olduğu-
Resmi senette, ipoteğin davacı tarafından müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla verildiğinin düzenlendiği, kefalet miktarının, kefalet tarihi ve müteselsil kefil olunduğunun davacılardan tarafından el yazısıyla yazılı olmadığı, davacılardan birinin diğer davacının eşi olduğu dava konusu ipoteğin, şirket ortağının şirket lehine imzalayacağı kefalet sözleşmesinde eşin rızasının gerekli olmadığına ilişkin TBK'nun 584/3. maddesindeki değişiklikten önce tesis edilmiş olması nedeniyle, kefalet sözleşmesi niteliği de taşıyan ipotek akdinde davacı eşin kefalete ilişkin rızası bulunması gerekirken bulunmadığı anlaşıldığından, kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşımadığı gözetilerek kefalet sözleşmesi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
TBK. mad. 584'e eklenen 3. fıkra ile ''ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmayacağı'' ibaresinin eklendiği- Borçlar Kanununun kefalete ilişkin hükümleri aval /avalist hakkında da uygulama alanı bulacağı- Şirket yöneticisi yönünden avalist olarak sorumluluk altına girerken eşinin rızası aranmayacağı- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığına ilişkin yaklaşık ispatın yeterli olacağı ve tam ispat aranmayacağının kabulü ile değerlendirme yapılarak sonuca varılması gerektiği-