Esasen dava konusu yerin hali arazi niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiş bulunması, Hazine’nin savunmasındaki taşlık ve kayalık niteliğinde bulunduğu yönündeki belirlemesi, uzman bilirkişilerin raporundaki bilgiler ve dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde dava konusu yerin imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde imar ve ihya için aranan tüm olumlu ve olumsuz koşulların mahkemece belirlenip saptanması ve olguların davacı yararına gerçekleştiğinin belirlenmesi halinde imar ve ihyaya muhtaç bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesinin mümkün olacağı-
Hazinenin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiasıyla açtığı tapu iptali ve terkin isteği-
İdare tarafından 3621 s. K. mad. 9 uyarınca "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılması ve üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması; harita düzenlendiğinin ve davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda kıyı kenar çizgisi idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanması gerektiği-
Taşınmazın işgal edilmesi nedeniyle ecrimisil talebine ilişkin davada; davalının dava konusu taşınmazda davacının muvafakati ile akde dayalı olarak oturmadığının sabit olduğu, davacının uğradığı ecrimisil tazminatı miktarının belirlenerek fuzuli şagil (haksız işgalci) olan davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, taşınmaz üzerinde tasarruf hakkı olmayan İlçe Müftülüğü’nün lojman tahsis kararının esas alınarak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacıların taşınmazlarına giden kadim yolun kadastro tespiti sırasında davalılara ait taşınmazlara katıldığını, yol olan kısımların tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini isteminde bulundukları, bilirkişi raporunda fotogrametrik harita üzerinde yapılan incelemede iddia edilen yerde yol olduğuna dair herhangi bir bulguya rastlanmadığının bildirildiği, soyut tanık ve bilirkişi beyanlarına itibar edilerek davanın kabulünün isabetsiz olduğu-
Davacının genel yola el atmanın önlenmesi ve geçit hakkı istemlerinde bulunduğu, Türk Medeni Kanunu’nun 715. ve “Kamu Malları” başlıklı 3402 sayılı Kanun’un 16/B maddeleri gereğince yolların kamunun yararlanmasına tahsis edilen veya kamunun kadimden beri yararlandığı yerlerden olduğu, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen yerin kadastro mahkemesinin kararı ile yol olarak terkinine karar verildiği ve bu yerin çapa işlenmek suretiyle genel yol niteliğini kazandığı, bu nedenle yararlanma hakkı olan davacının yararlanmadan men edildiği iddiası ile elatmanın önlenmesi ve kal isteminde bulunabileceği, mahkemece, bu durum gözetilerek davacının bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen genel yola elatmanın önlenmesi ve kal isteminin kabulünün gerekeceği-
Hazine tarafından açılan tescil harici bırakılan yere elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği-
E.tmanın önlenmesi,yıkım-
Tapu iptali ve tescil talebinde bulunan müdahil davacıların tesbitten geriye doğru davasız aralıksız malik sıfatıyla ekonomik amacına uygun zilyetliklerini ispatlaması gerektiği, bir yerin zilyetlikle kazanılabilmesi için tescile konu taşınmazın ekonomik amacına da uygun şekilde zilyet edinilmesi gerektiği, Taşınmaz tespit tarihi itibari ile kayalık olduğu gibi taşlarla kaplı 5. sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğundan ve bu gibi yerlerde kültür bitkilerinin yetiştirilmesi, ekonomik amaca uygun bir biçimde ziraat yapılması ve bu amaçla zilyetliğin sürdürülmesi mümkün olmadığından nitelik itibariyle TMK.nun 715, 3402 s.KK.nun 16/C maddeleri kapsamında kalan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilemeyeceği-
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıyıya elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri-