Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak haklarının doğacağı, kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamayacağı, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkı olduğu, TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payının ayın veya para olarak ödenebileceği, ayrıca TMK.'nun 226/3.maddesi uyarınca "eşlerin, karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilecekleri-
Ziynet eşyası ile düğün alışverişi sırasında alınan diğer eşya bedellerinin tahsili istemine ilişkin davanın, aile mahkemesinde görüleceği-
Davacı-karşı davalı kadın ziynet eşyalarının davalı-karşı davacı erkek tarafından alındığını ve borçları için harcandığını başka bir delille de ispatlayamadığından, o halde, davacı-karşı davalı kadının ziynet eşyalarına ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekeceği -
Mahkemece aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin ödenmesine karar verilen döşek, yorgan ve yastıktan oluşan çeyiz eşyalarının, cins ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı gösterilmeden hüküm kurulmasının infazda duraksama yaratacak nitelikte olduğu-
Bir evlilikte fiili karine olarak ziynet eşyalarının eşlerden kadına ait olduğunun kabul edileceği, iade edilmemek üzere erkeğe verilmiş olduğu kanıtlanmadıkça erkek tarafından ziynetlerin bozdurulup ev ihtiyaçları için harcanmasının erkeği iade borcundan kurtarmayacağı-
Normalde ziynet eşyanın kadının üzerinde olması gerekeceği, söz konusu eşyanın, rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen ve götürülebilen nev’iden olduğu, bu bakımdan, davalı- karşı davacı kadın olağanüstü şartlarda evden ayrılmadıkça bu türden eşyaları götürmesi her zaman mümkün olacağı, bu olgulara aykırı ve soyut beyanlara dayalı olarak ziynetlerin "davacı-karşı davalı erkek tarafından alınarak işyeri açıldığı" gerekçesiyle kabul kararı verilmemesi gerekeceği –
Ziynet eşyaları kadının kişisel malı olup, erkek eşe iade etmemek kaydıyla hibe edilmedikçe erkek tarafından kadına iade edilmesi gerekeceği, tanık ifadelerinden de davacı kadının ayrılırken ziynet eşyalarını yanında götürmediği anlaşıldığından, ziynet eşyası talebinin kabulü gerekeceği - Çeyiz eşyalarına ilişkin davanın konusuz kalması, davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmesine engel olmayacağı –
Somut olayda, mahkemece oluşturulan hükümde; aynen teslimine, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin ödenmesine karar verilen bulaşık makinesi, kurutma makinesi, buzdolabı, çamaşır makinesi ve fırının ayrı ayrı değerleri gösterilmemiş, yalnızca toplam bedeli gösterildiği, infazda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı görüldüğü, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verildiği-
Eldeki davada iki davalı bulunmakta olup, oğlu ile birlikte mehir senedini imzalayarak davacıya mehir senedinde yazılan ziynetleri teslim edeceğini taahhüt eden davalı yönünden de davacının söz konusu talebinin açık bir biçimde Aile Mahkemesinin görevine girdiği-
Bankadaki mevduat ile ilgili de talepte bulunulmasına karşı mahkemece sadece taşınmaz üzerinden hesaplanan katılma alacağına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-