TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Hükümleri > - Borçların İfası > - A. Genel olarak > - II. İfanın konusu > Madde 88 - 5. Faiz
Eldeki davaya konu asıl alacağın mülga 818 sayılı Borçlar Kanununa tabi olarak doğduğu- 6101 sayılı Kanunun 1. maddesinde, 6098 sayılı TBK'nin yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümlerinin uygulanacağınn belirtildiği; bu durumda eldeki davada 6098 sayılI TBK'nin yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihine kadar 818 sayılı BK hükümlerine göre faiz işletilmesinin gerekeceği-
Davacının taşınmazı konut ve konut geliştirme kredi sözleşmesi kapsamında satın aldığı, kredi devam ederken meydana gelen deprem nedeniyle konutun yıkıldığı, kredi tarihinde DASK poliçesi düzenlendiği, poliçenin her yıl banka tarafından yenilendiği ancak 12.04.2010 tarihinden sonra yenilenmediği, yenilenmeyen sigorta sonucu zarar gören davacının zararlarının tazmin edilmesi gerektiği- Sigorta sözleşmesinin yenilenmediği ileri sürülen taşınmazın mesken niteliğinde bulunması nedeniyle temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerektiği-
Davalı kefil tarafından imzalanan sözleşmede kefilin sorumluluk miktarı belirtilmiş olup kefilin kefalet limitini artırıcı başka bir işlemi olmadığından, bilirkişice davalı kefilin sorumluluğu bu miktarla sınırlı tutularak hesaplama yapılması gerektiği- Genel kredi sözleşmesi ticari nitelikte olduğundan ve TTK 8/1 maddesine göre ticari işlerde faiz oranının sözleşme ile serbestçe belirlenebileceği-
Kooperatif genel kurulunun alınan kararda, aidatların her ayın kaçında ödeneceği belirtilmediğine göre aidatların en geç ayın son gününde ödenmesi gerekmekte olup belirlenen tarihin kesin vade niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği- Bu sürenin dolmasıyla ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın borçlu temerrüdünün gerçekleşeceği- Şu halde, aidat alacağının zamanında ödenmemesi hâlinde işlemiş faiz alacağının tahsil edilip edilmediği de araştırılmalı, böyle bir uygulamanın bulunduğunun tespiti hâlinde bilirkişiden ek rapor alınarak, hüküm altına alınan aidat alacağının muaccel olduğu tarihler belirlenerek icra takibine kadar işlemiş faiz alacağının belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki konut kredisi sözleşmesi davalı banka için ticari iş niteliğinde olduğundan, davacı tüketicinin, 3095 s. K.. mad. 2/2 uyarınca temerrüt hâlinde avans faizi isteminde bulunabileceği- Kredi sözleşmesi çerçevesinde yapılan kesintisinin haksız olduğu iddiasıyla iadesi yönünde başlatılan takibinde asıl alacak miktarının belirli olması ve bu alacağa bağlı ferilerinin de taraflarca hesaplanabilir olması nedeniyle alacağın “likit” olduğunun kabulü gerektiği- İtirazın iptali davasında, dava değeri açıkça takipteki asıl alacak miktarı olan 3.000TL üzerinden gösterilmiş, mahkemece de ilk celsede taraflar arasındaki çekişmeli miktarın 3.000TL olduğu belirlenmiş olmasına karşın, "davanın kısmen kabul edildiği" belirtilerek açıkça dava edilmeyen işlemiş faiz alacağı yönünden de davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu- "Dava dilekçesi anlatımında davalının işlemiş faizden de sorumlu tutulması gerektiğinin ifade edilmesi ve talep sonucunda itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin istenmiş olması karşısında davanın takipteki alacak miktarının tamamı üzerinden açıldığının kabul edilmesi gerektiği, tüketici harçtan muaf olduğu için mahkemece talebin dava değeri olarak gösterilenden fazlası olduğu sonucuna varıldığında harcın tamamlanması için süre verilmesi şeklindeki usulün uygulanmasının da mümkün olmadığı" şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Bankadan kullanılan cari hesap kredisi sonucu doğan alacak için menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali davasında; bankanın, alacağın bir miktarını diğer davacıya temlik etmesi ve davacının geriye kalan miktar için davasını sürdürmesi, temlik alan davacının da temlik aldığı miktar yönünden davayı sürdürmesi halinde bankanın uhdesinde tuttuğu alacak yönünden davanın tamamen reddedilmesinin, temlik edilen miktardan yönünden ise davalının borcunun bu miktardan çıkarılarak kalanın reddedilmesinin yerinde olduğu-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemi- Mahkemece davacı tarafın dava dilekçesi ile itirazın kaldırılmasını talep ettiği asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde faizli alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu-