Eşler, 2004 yılında evlenmiş, 2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmış olduklarından, mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiş olduğu ve evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu- Tasfiyeye konu aracın evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş adına trafik siciline kaydedildiği, davalının, bu araç için kişisel malı olduğu savunmasında bulunmuşsa da, tasfiyeye konu aracın kişisel mal niteliğinde olmadığı, edinilmiş mal niteliğinde olduğu, satın alma tarihinde toplam 57.000-TL bedelle satın alındığı, bunun bir kısmının davalıya ait aracın satışından gelen para ile karşılandığı, ayrıca (18) ay vadeli kredi kullanıldığı, bu kredinin (9) taksidinin mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar ödendiği, rejimin sona ermesinden sonraki dönemde ödenecek (9) taksit kaldığı anlaşıldığından, mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınması ve aracın saptanacak sürüm bedeli yönünden ve alınan kredinin boşanma dava tarihinden sonrasına sarkan (9) taksitlik bölümü yönünden TMK'nun 230. maddesi uyarınca davalı lehine denkleştirme işlemi yapılması ve gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği- TMK. mad. 239/3 uyarınca, aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına faiz yürütüleceği- Tasfiye tarihinin buna ilişkin mahkeme kararının verildiği tarih olduğu-
Katkı payı alacağı isteği-
Katkı payı ve katılma alacağına ilişkin davada, mahkemece dava konusu 3 tarla ve 1 bağ olmak üzere toplam 4 adet taşınmaz yönünden katılma alacağına hükmedilmiş ise de davalının cevap dilekçesinin ekinde sunduğu taşınmaz listesinde toplam 12 adet taşınmazdan dava konusu olmayan 7 adet taşınmazın satılarak bunlardan elde edilen para ile dava konusu taşınmazların edinildiğini savunduğu, davacı kadının duruşmada "davaya konu edilen taşınmazlar 2002 yılından önce kazanılan para ile alınmıştır ancak evlilik birliği içinde bende çalıştığım için bunlarda katkım vardır." şeklindeki imzalı beyanı ile bu olguyu doğrulayarak dava konusu taşınmazların diğer taşınmazlar satılarak edinildiğini kabul ettiği, ancak mahkemece bu savunma üzerinde yeterince durulmadan sonuca gidildiği anlaşıldığından, mahkemece, davalının cevap dilekçesinin ekinde belirttiği taşınmazların kayıtlarının tapu müdürlüğünden getirtilerek, taşınmazların el değiştirme tarihlerinin yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi, alım-satım değerleri vs. gözönünde bulundurularak, tarafların gösterdiği tüm delillerle birlikte tartışılıp değerlendirilerek, davalının kişisel malından transfer edilip edilmediğinin araştırılması, gerektiğinde bilirkişiden bu hususlarda ek rapor alınması gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava dilekçesi ile birlikte alınan başvurma harcının dilekçedeki bütün bağımsız talepleri kapsadığı- Davacı talep ettiği maddi tazminatın bir kısmının katkı payı alacağı olduğunu açıkladığı ve bu talebine ilişkin peşin harcı da tamamladığına görüldüğünden; davacının usulünce açılmış bir katkı payı alacağı davası bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği-
8. HD. 01.03.2016 T. E: 2014/19955, K: 3680-
Davalının ağabeyi adına kayıtlı taşınmazın, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu zaman cebri icra yoluyla edinildiği, sonra taşınmazın satış yoluyla tekrar davalının ağabeyine devredildiği; diğer taşınmazın, davalının ağabeyi adına kayıtlı iken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu tarihte cebri icra yoluyla edinildiği, sonra taşınmazın satış yoluyla davalının ağabeyinin eşine devredildiği anlaşılmakla, mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazların mal rejimin sona erdiği sırada, mevcut olması veya tasfiyeye konu malın mevcut olmaması halinde eşin, diğer eşin payını azaltmak kastıyla paylaşmadan önce bir malı karşılıksız olarak elden çıkarması veya diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında yapılan karşılıksız kazandırmalar gibi devirlerin olması halinde, tasfiye konu malın varlığının kabulü gerekeceği- Davacının, davalının mal rejiminin devamı sırasında edindiği taşınmazlara katkısını ispatlaması gerektiği-
Dava dilekçesinin içeriği ve yargılama aşamasındaki beyanlardan davacı tarafın isteğinin hangi malvarlığına ilişkin olduğu açık olmadığı; HMK. mad. 31 uyarınca hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında davacı tarafın talebi açıklattırılıp, davacı tarafın gösterdiği tanıkların da ifadelerine başvurulması ve buna göre hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Her iki tarafın da bir seramik fabrikasında işçi olarak çalıştıktan sonra, davalının 1986, davacının ise 1990 yılında kıdem ve ihbar tazminatlarını alarak emekliye ayrıldıkları, davalı tarafça delil listesine ek olarak sunulan 1990 yılında davaya konu inşaatın proje ücretine ilişkin, 1990 yılındaki sıhhi tesisat ısı yalıtım proje bedeline ait faturaların davalı adına düzenlenmiş olması, tapu kaydında da ..1998 tarihinde taşınmazın cins tashihinin yapılmış olması ve tarafların ortak tanığı olan ve aynı zamanda ve binanın kaba inşaatını yapanın beyanı karşısında; arsanın alımı ve üzerindeki binanın yapımında, katkının önemli bölümünün davalı tarafından karşılandığı anlaşılmakta ise de; davacının da binanın yapımında az da olsa katkısının bulunduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece, usul ve yasaya uygun şekilde tanzim edildiği görülen hesap bilirkişi raporunda %15'lik katkı oranı üzerinden belirlenen katkı payı alacağı miktarının TMK. 4 ve TBK 50. maddeleri uyarınca hukuk ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından, davanın bu miktar için kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, ödemesi mal rejiminin sona ermesinden sonrasına kalan tüketici kredisinin taksitleri ile amcasından borç alıp almadığı ve bunların TMK.230 maddesi uyarınca davalı yararına denkleştirme gerekip gerekmediği konularında bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan sonuca gidildiği bu itibarla, bankalardan gelen yazı cevapları, tanık beyanları ve savunma üzerinde durularak bu hususlarda gerektiğinde uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozulması gerekeceği-
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiş ve sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu- Katkı payı alacağı hesaplamasında birleşen davaya konu taşınmazın birleşen dava tarihi itibariyle değeri belirlenmeksizin, asıl dava tarihi olan altı sene önceki tarihteki değerin hesaplamada esas alınması ve tarafın bu konudaki itirazlarının ileride açacağı ek davada yeniden değer belirleneceği gerekçesi ile reddedilerek hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Katkı payı alacağının hesaplanmasında, emekli ikramiyesi ve taşınmaz alımında kullanılan kredinin kişisel malı olarak hesaplamaya katılması gerektiği-