Davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine, mahkemece bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı ve kesen nedenler üzerinde durulup, bu konuda ibraz edilen deliller değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava ve ıslah dilekçelerine karşı kanuni süresinde zamanaşımı definin ileri sürülmesine karşın, değerlendirilmemesi doğru olmayıp kısmi ödemenin zamanaşımını kestiğinden, davalı tarafından yapıldığı kabul edilen 2.000,00 TL tutarındaki ödemenin tarihinin tespiti gerektiği-
Davacının 28/06/2012 tarihinde zararı ve zarar vereni öğrendiği, bunun üzerine 18/02/2013 tarihinde dava açıldığından açılan bu dava ile zamanaşımı kesilmiş olup aynı Mahkemenin 10/09/2013 tarihli kararı ile BK.m.136 uyarınca zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlamış olup davacının verilen kararı 15/11/2013 tarihinde temyiz etmesi tarafın yargılamaya ilişkin işlemi olduğundan, BK.m.136 uyarınca sürenin yeniden işlemeye başladığının kabulü gerekip davacının eldeki davayı 15/11/2013 tarihinden itibaren bir yıllık süre dolmadan 19/09/2014’de açtığı anlaşıldığından zamanaşımı süresi henüz dolmadığı-
Davacının delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu ile zararı ve zarar vereni öğrendiği, bunun üzerine Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasıyla dava açtığı anlaşıldığından; açılan bu dava ile zamanaşımının kesildiği, aynı mahkemenin kararı ile zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başladığı, davacının verilen kararı temyiz etmesi tarafın yargılamaya ilişkin işlemi olduğundan, BK.mad.136 uyarınca sürenin yeniden işlemeye başladığının kabulü gerektiği-
"Borçlunun borcu ikrar etmesi ve özellikle faiz ödemesi veya kısmen ifada bulunması ya da rehin vermesi veya kefil göstermesi halinde" ve "alacaklının, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurması, icra takibinde bulunması ya da iflas masasına başvurması" halinde zamanaşımının kesileceği- Davalı borçlunun ödemeyi taahhüt ettiği anlaşıldığından zamanaşımını kesileceği-
Davacının şikayeti üzerine, davacının çalışanları ve çeki elinde bulunduran hakkında açılan kamu davası veya davacının çeki elinde bulunduran hakkında açtığı istirdat davasının, TTK. mad. 644'e (şimdi; 732'ye) dayalı sebepsiz iktisap davası için zamanaşımını kesmeyeceği- Zamanaşımını durduran ve kesen sebeplerin BK'nın 132 ve 133. (şimdi; 152 ve 153.) maddelerinde sayıldığı-
Geçersiz sözleşmeye dayalı olarak arsa üzerine yüklenici tarafından yapılan imalatın bedelinin tahsili talep edilen davanın talep sonucu, önceki tapu iptal ve tescil davasınınkiyle farklı olduğundan, önceki davanın, 818 s. BK. mad. 133/2 uyarınca zamanaşımını kestiğinin ve buna bağlı olarak aynı yasanın 135. maddesi uyarına yeni bir zamanaşımı süresinin başladığının kabul edilemeyeceği- Taraflar arasındaki ...1987 tarihi adi yazılı sözleşme uyarınca, davacı tarafça, inşaatın %57 seviyesine kadar getirildiği ve 1989-1990 yıllarında inşaatı bu seviyede bıraktığı belirlenmiş olduğundan, sözleşmenin geçerli hale gelmediği olgusunun anılan bu tarihlerde ortaya çıkmış olduğu ve davacı yüklenicinin, ancak inşaatı terk ettiği bu tarihlerden itibaren imalat bedeli alacağını talep edebileceği-
Alacaklının borçlu hakkında dava açması veya icra takibi yapması ile zamanaşımının kesileceği (TBK.154)-
Davaya konu ölüm olayı 14/06/2001 tarihinde meydana gelmiş, ilk dava 04/10/2001 tarihinde açılmış, ıslah dilekçesi ise 07/09/2011 tarihinde verilmiş olup, ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 818 s. BK. mad. 60 uyarınca, 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi ile 765 s. TCK. mad. 455/2 ve 102 uyarınca olayın bağlı olduğu 10 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan, davalılar tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def'i ileri sürüldüğüne göre; ıslah ile arttırılan istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı- İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanlarının gözetilmesi ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlıkta, davacı vekili davacının 500 TL. net ücretle çalıştığını ileri sürmüş, mahkeme tarafından asgari ücret üzerinden hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuşsa da, ücretin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespiti açısından mahkeme yazısında davacının ücretine etki edebilecek unsurlar belirtilmek sureti ile ilgili kurum ve kuruluşlardan emsal ücret araştırmasına gidilmesi gerektiği- İş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanmakta iken, HMK. mad. 447 ile sözlü yargılama usulü kaldırılarak, iş davaları için basit yargılama usulünün benimsendiği- 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği- Davalının boşandığı eşinin adresinde oturmadığı polis tutanağında açıklansa da, bu tespitin kimin beyanına veya neye göre yapıldığı, bu tespitin boşandığı eşinin beyanına göre mi yapıldığı, ne zamandır o adreste oturmadığı, bir başka deyişle dava dilekçesinin bila tebliği tarihi ve Tebligat kanunu'nun 35. maddesine göre tebliği tarihinde oturup oturmadığının mevcur polis araştırması tutanağında belli olmadığı görüldüğünden, kolluk araştırması yapılarak ilgili Belediye'ye ve kurumlara yazılar yazılarak apartman numaralarının, sokaka adlarının ve sair adres unsurlarının verildiği ve değiştirildiği tarihler, belirtilen dava dilekçesi tebliğ tarihleri itibari ile araştırılarak dava dilekçesnin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin ve zamanaşımı savunmasının süresi içinde olup olmadığnın tespiti gerektiği- Fazla mesai ve hafta tatili çalışması açısından, davacı tanıkları ... ile diğer dosyadaki davacı tanıklarının beyanlarından, "davacının işe başlama tarihinden itibaren 1999 yılı sonuna kadar haftada 9 saat fazla mesai ve hafta tatili çalışması yaptığı" anlaşılmakta olup davalı tanıklarının tamamına yakınının ise ya diğer dosyada davalı gösterilmiş kişiler, ya taraflarla ve bu arada davalı ile akrabalığı olduğu söyleyen kişiler ya da işyerinde bir ara ortaklığı olan kişiler olduğundan, davacı tanıklarının beyanına itibar edilmemesi gerektiği- Davaya karşı zamanaşımı savunmasının süresinde olup olmadığı araştırılması, süresinde değil ise davacının 01/12/1986-31/12/1999 tarihleri arası fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti hesaplamalarının doğruluğunun mahkeme tarafından denetlenerek ve hakkın özüne dokunmayan makul oranda takdiri indirim uygulanarak hüküm altına alınması gerektiği- Hangi bilirkişi raporunun esas alındığının gerekçeli kararda açıkça belirtilmemesi hatalı olduğu-