İflas yolu ile başlatılan icra takibine karşı, itiraz olunmaması nedeniyle borçlu şirketin iflas istemine ilişkin davada, bozmadan sonra karar tarihine en yakın tarihe göre borç kalemleri ayrı ayrı belirtilmeden çıkarılan depo emri İİK'nın 158. maddesi hükmüne uygun olmadığından verilen iflas kararı yerinde görülmediği- İflas davasının açılabilmesi için iflas ödeme emrinin borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerektiği-
Kamu düzeni ile ilgili olduğu ve tarafların serbest tasarrufuna terk edilemeyeceği tartışmasız olan iflas davalarına ilişkin uyuşmazlıkların dava şartı arabuluculuk kapsamında olmadıkları-
Her ne kadar davacı, eldek dava dosyasına sunulan dava dilekçesi dikkate alındığında, davacı 2004 sayılı İİK'nin 156/1. maddesi uyarınca davalı şirkete öncelikle depo kararı çıkarılarak depo kararına rağmen borcun ödenmemesi durumunda davalı şirketin iflasına karar verimesini talep etmişse de, anılan madde uyarınca eldeki dava için icra takibinin kesinleşmesinin dava şartı olduğu- Davalının icra takibine süresinde ve geçerli bir itirazının bulunduğunun anlaşıldığı- Davacının, yargılama sırasında talebini ıslah ederek davasını itirazın kaldırılması ve iflas talebine de dönüştürmediği, bu nedenle iflas davasının görülmesi şartlarının da gerçekleşmediği- 2004 sayılı İİK'nin 156/1. maddesinde düzenlenen iflas davasının görülmesi koşullarının oluşmadığı ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak mahkemece verilen direnme kararının açıklanan gerekçeler karşısında yeterli olduğu-
Mahkemece verilen tedbir ile iflas kararı arasında geçen 6 aylık bu süre içerisinde tedbir kararlarının ve projedeki iyileştirme eylemlerinin sonucunun görülmesi mümkün olmadığından davacıların ticari seyrinin izlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, henüz proje ve tedbir faydalarının görülmesi mümkün olmayan bir süreçte iflas kararı verilmesinin doğru olmadığı-
İflas istemine ilişkin dava açıldığı tarihte mahkeme ticaret mahkemesi sıfatıyla davayı yürüttüğü sırada aynı yerde müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi kurulması karşısında, yerel mahkemece görevsizlik kararı değil, yeni kurulmuş olan mahkemeye devir veya gönderme kararı olması gerektiği- 
Tacir olan davalının, bulaşık makinesi deterjanı üretim işi ile iştigal ettiğinden teslim aldığı ürünün ayıplı olup olmadığını kanunda belirlenen şekilde bildirme yükümlülüğü bulunduğu-
Karar tarihi ile tebliğ tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman geçmesi nedeniyle, -uyuşmazlık konusu olaya uygulanması gereken- 818 s. BK. mad. 135/II hükmü ile 15/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ilâm zamanaşımına uğramış olduğundan, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 156/4. maddesi uyarınca borçluya iflas ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde iflas davası açılması gerekmekte ise de, alacaklının yeni bir iflas takibi başlatarak yeni bir iflas ödeme göndermesinin ve bunun üzerine iflas davası açmasının mümkün olduğu, buna göre mahkemenin, 1 yıl geçtikten sonra aynı konuda yeni bir takip yapılamayacağı gerekçesinde isabet bulunmadığı-
Para borcuna ilişkin olduğu için kefalet sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gereken Garantörlük Sözleşmesi'nin ayrıca düzenlenmiş olsa da asıl borcun tabii olduğu kurallara tabii olması gerekeceği, bu durumda, asıl borçlu hakkında girişilen icra takibi ve iflas davasında yapılan yargılamanın borcun varlığı ve miktarı açısından eldeki davayı etkileyeceği, bu nedenle asıl borçlu aleyhine açılan iflas davası yargılamasının sonucunda kesinleşen bir alacak olup olmadığı hususu üzerinde durularak garantör olan davalının hukuki durumunun da buna göre belirlenmesi gerekmekte olup bu husus gözardı edilerek iflas kararı verilmesinin doğru olmadığı-
İflas davasına bakan mahkemenin, borçlunun iflasa tabi kişilerden olup olmadığını re'sen araştırmak zorunda olduğu, limited şirket ortaklığı ve yöneticiliğinin, tek başına tacir olmayı ve böylece iflasa tabi kişilerden olmayı gerektirmediği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor