2. HD. 05.10.2021 T. E: 5137, K: 6844-
2. HD. 04.10.2021 T. E: 5001, K: 6788-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu- Dosya kapsamındaki sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağında, kadının asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğunun ve kira ödediğinin; erkeğin bir kamu kurumunda şoförlük yaptığının, maaş ve ikramiye gelirleri ile evi ve arabasının olduğunun tespit edildiği, dosya kapsamındaki sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı ile diğer delillerin tetkikinden; boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunmadığı anlaşılan kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması karşısında; yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
2. HD. 04.10.2021 T. E: 7580, K: 6808-
. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacılar yararına hükmedilen manevi tazminatın düşük olup olmadığı-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 556 sayılı KHK’nin 66/2-c maddesi gereğince belirlenen maddi tazminat miktarının, davacı Enstitü tarafından çıkarılan TSE Ürün Belgelendirme Yönergesi ve TSE Sistem Belgelendirme Talimatı gözetilerek iki katına karar verilmesinin gerekli olup olmadığı-
Taşınmazın yapılan kur’a çekimi sonrasında davacıya isabet ettiği, ödemelerin davacı tarafından yapıldığı ancak temlike esas tescil senedinin düzenlemesi sırasında hem davacının hem de davalının vekillerinin aynı olması ve isim benzerliği sonucunda sehven davalıya ait vekaletnamenin kullanıldığı, tapu kütüğünde ise gerçek alıcı olan davacının isminin yazıldığı, aradan geçen yirmi yedi yıl sonra idari işlem ile davacıdan habersiz olarak tapu sicil kaydının senede uygun hale getirildiği, bu süre zarfında taşınmazın davacı tarafından kullanıldığı, bu hali ile taşınmazın gerçek malikinin davacı olduğu anlaşılmakla, alıcı vekili tarafından yapılan hata sonucunda davalı lehine resmi senet düzenlenmiş olmasının, iyi niyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde davalıya bir hak kazandırmayacağı-
İİK. 40 uyarınca, alacaklının iade etmesi gereken miktardan haberdar edilmesinin bir muhtırayla sağlanması gerektiği- Alacaklının muhtıra tebliğine rağmen bu parayı iade etmemesi hâlinde temerrüdün oluşacağı ve kendisinden "yasal faiz" istenebileceği- Borçlunun "ödeme tarihinden itibaren faiz" isteğinin "genel mahkemede" açılacak ayrı bir davanın konusunu oluşturacağı- Alacaklının iade etmesi gereken paraya, muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren (muhtıra ile süre verilmiş ise bu süreden sonra) uygulanacak faiz oranı "yasal faiz" olup, takip hukukuna göre gerçekleştirilen eski hâle iade içerisinde taraflar arasındaki ilişkinin "ticarî iş" olduğu dikkate alınarak faiz oranının belirlenemeyeceği-
Dava konusu yazının yayın tarihi, haberin veriliş biçimi, kullanılan ifadeler ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının makul olup objektif ölçülere göre takdir edildiğinden fazla olmadığı-
Maddi tazminata, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerine ve TMK.m.4 hakkaniyet ilkesi ile TBK.m.50-51 hükümlerine göre belirleneceği- Yoksulluk nafakasına ise tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre belirleneceği-