Davalı sigorta şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kalanların açtığı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebi- Motosiklet sürücüsü konumunda bulunan desteğin trafik kazası sonucu koruyucu başlık (kask) takmadığı hususu, trafik kaza tespit tutanağı ile sabit olup, otopsi tutanağına göre ölüm nedeninin, beden travmasına bağlı kafatası, mandibula, yüz klavukula, kot kırıkları, omur ayrılması ile birlikte büyük damar yırtılması ile gelişen iç kanama, beyin kanaması, beyin doku hasarı olduğu, yani ölüm nedeninin kafa bölgesinden aldığı darbeler sonucu meydana geldiği anlaşılmaktadır. Buna göre; davacının koruyucu başlık (kask) takmaması nedeniyle zararın oluşumunda veya artmasında katkısının bulunduğu gözetilerek TBK’nın 52 nci maddesi gereğince Dairemizin yerleşik uygulamasına göre %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi gerektiği-
Asıl ve birleşen davadaki uyuşmazlığın mevzunda aykırı olarak yapılan eğitim hizmeti faturalandırmaları karşılığında yapılan ödemelerin tahsil istemi olduğu- HMK m. 369'da Yargıtayın temyiz sebepleri ile bağlı olmaksızın kanunun açık hükmüne aykırılık hâllerini inceleyebileceği öngörülmüşse de, istinaf incelemesinde ileri sürülmediği için istinaf dairesince incelenmeyen bir konunun temyizde ileri sürülmesi durumunda, Yargıtayın bu temyiz sebebini incelemesinin mümkün olmadığı- Birleşen davada davalı hakkında istinaf aşamasında ileri sürülmeyen hususların, temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceği- Mahkemece hükme esas alınan raporun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde ve hükme esas alınan raporda da belirtildiği üzere; okula giden öğrencilere grup eğitimi verilemeyeceği iddiasının sübuta ermediği, bu nedenle 103.610,68 TL'lik ödemenin yerinde bulunması nedeniyle davacının iadesini talep edemeyeceği- 16.11.2005 tarihli ve 294 sayılı ''Özel Eğitim Kurumu Ruhsatnamesi'' ile davalı tarafından ... Eğitim Kursu ticari ünvanı altında özel eğitim faaliyetlerinin yürütülmesine izin verildiği, davalının, ticari işletmesini Noterde düzenlenen devir sözleşmesi ile davalı şirkete, onun da Noterliğin ''Devir Sözleşmesi'' ile ...Özel Eğitim Kursunun ruhsatnamesi ve işyerinin işletme hakkını diğer davalı şirkete devrettiği, HMK m. 2'de de belirtildiği üzere, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu- TTK 4'te mutlak ve nisbi ticari davalar belirtilmiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık mutlak ya da nisbi ticari dava kapsamına girmediğinden, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu- Dosyadaki devir sözleşmeleri incelendiğinde; devirlerin kısa süreler içerisinde gerçekleşmesi ve tüzel kişileri temsilen imza atan kişilerin soyadlarının aynı oluşu gözetildiğinde; taraflar arasında gerçek bir devir ilişkisinden bahsedilemeyeceği, şirketler arasında organik bağ olduğu, dolayısıyla kabul edilen alacaktan müteselsilen sorumlu bulundukları-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığı oluşturan hukuki ilişkinin kira sözleşmesinden değil, hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye devredilmesine olanak bulunmadığı- "Tabii hâkim ilkesi" ve "usul ekonomisi ilkesi" gözetildiğinde, HSK'nın ilgili kararlarında asliye ticaret mahkemesi olmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesinin ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine dair herhangi bir hükme yer verilmediğinden "esasen bu konuda HSK'nın yargı yetkisine ilişkin düzenleme yapması da mümkün bulunmadığından" asliye hukuk mahkemesinin ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların yargılamasına devam etmesi gerektiği- Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesine ilişkin uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan F. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesince davaya bakılmasının olanaklı olmadığı (direnme kararının yerinde olduğu)- 
Yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye devredilmesine olanak bulunmadığı- ... Asliye Ticaret Mahkemesince, mahkemenin kurulup faaliyete geçtiği 01.09.2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına ... Asliye Hukuk Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) devam edilmesi gerektiği- "Dava tarihinde Alanya'da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, TTK 5/4 gereğince ticarî nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu, ancak yargılama sırasında Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 07.07.2021 tarihli ve 608 s. kararı ile Alanya'da 01.09.2021 tarihinden itibaren asliye ticaret mahkemesinin kurulup faaliyetine başladığı ve uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından birinin davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi olduğu ve bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişikliklerin görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği- HSK Genel Kurulu kararında, yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceği-
İhalenin gerçekleşmesinden sonra yapılan “KDV ödemesinin iadesi” talepleri hakkında, vergi mahkemelerinin görevli olduğu- Mahkemece yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhalenin gerçekleşmesinden sonra yapılan “KDV ödemesinin iadesi” talepleri hakkında, vergi mahkemelerinin görevli olduğu ve icra mahkemelerinin bu talepler hakkında istemin usulden reddine karar vermeleri gerektiği-
Güncel tapu kayıtları incelendiğinde kullanım kadastrosu yapılan dava konusu taşınmazların bir bölümünde davalılar murisi adına kayıtlı hisse kalmadığından davanın dayanağı olan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının kalmadığı-
Haksız azilden kaynaklı vekalet ücreti alacağının tahsilini istemine ilişkin davada, davalı tüketici olmadığından, davaya bakma hususunda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-