Kooperatif ile üyesi arasındaki kira kaybı alacağına ilişkin davada uygulanacak olan beş yıllık zamanaşımı süresinin alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, davacının asıl davayı açtığı tarihte, konutun teslim edilmemesi nedeniyle isteyebileceği kira alacağını muaccel hâle getirmiş olduğu- "Talebin tahsis hakkına dayandığı ve tahsis hakkına dayalı talepte bulunulduğundan zamanaşımı süresinin işlemeyeceği" gerekçesiyle davalı vekilinin zamanaşımı def'inin yerinde görülmediğinden bahsedilemeyeceği- "Islahın yeni veya ek bir dava olmayıp, usulî bir hatanın düzeltilmesi veya eksikliğin tamamlanması mahiyetinde olduğu, ıslah edilen kısım bakımından zamanaşımının işleyeceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, ıslahla arttırılan kısma yönelik talebin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedilmesi hâlinde, hak arama hürriyeti engellenerek hak ihlâllerinin doğacağı ve bu nedenle kısmi ıslahın yeni bir dava olmadığı da dikkate alınarak asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak bakımından kesildiğinin kabul edilmesi değişik gerekçesi ile direnme kararın onanması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlığın, somut olayda, Kooperatif Ana Sözleşmesinin kesin maliyete ilişkin 61 inci maddesi ile kur’a çekimine ilişkin 62 nci maddesinin ve kooperatif tarafından alınan genel kurul kararlarının 1163 sayılı Kanun'da belirlenen ana ilkeler ile Kanun'un 23 üncü maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı ve geçersiz olup olmadığı, etaplar hâlinde tamamlanıp tahsisli konutların ferdi tapulu mülkiyete dönüştürülmeleri sonucu daire tapusu verilen davalı kooperatif üyesinin kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi hâlinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumlu tutulup tutulmayacağı, davacı kooperatifin henüz tüm inşaatlar bitmeden davalıdan kesin maliyet bedeli talep edip edemeyeceği, eldeki davanın “erken açılan dava” olup olmadığı noktasında toplandığı-
Mahkemece; davalı murisin peşin ödemeli üye olup olmadığı yeterince tartışılmadan, bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmeden karar verildiği, bu durumda mahkemece, davalının savunmasını dayandırdığı genel kurul kararının iptal edilmediği ve emsal dosyalar da göz önünde bulundurularak, davalının peşin ödemeli ortak olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kooperatifle beş yıl boyunca irtibata geçilmemesi, aidat borcuyla ilgili araştırma yapılması halinde de, bu sürenin uzun bir süre olarak kabul edilemeyeceği- Davacının üyelik haklarından vazgeçtiği ve eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini taşıdığı da söylenemeyeceğinden, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemiyle açılan davanın dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı- Kooperatifi merkezinin yeni adresi davacı ortağa bildirilmediğinden, adres değişikliğinin sorumluluğunun davacıya yüklenemeyeceği- Davalı kooperatif tarafından parasal yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle ihraç kararının dayanağı olarak davacıya gönderilen ihtarnamelerin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği, içeriğinde belirtilen borç tutarlarının birbirinden farklı olduğu ve bu farklılığın nedeninin açıklanmadığı anlaşılmakla, ihraç kararının usul ve yasaya uygun olmadığı- Ortaklıktan çıkarma kararının dayanağı olan ihtarnameler geçersiz olup, üyelikten ihraç kararının kanuna uygun olmadığı ve davacının akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeyerek zımnen ortaklıktan vazgeçtiğine dair uzunca bir süre kooperatif ile irtibata geçmeme durumunun bulunmadığı gözetilerek, "kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptaline" ilişkin davanın kabulü gerektiği-
İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine dair kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesi gerekçesinin hatalı olduğu ancak sonucu itibariyle kararın doğru olduğu gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği- İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında çelişkiler giderilerek uyuşmazlık aydınlatılamamış olup, davalının yaptığı ödemeler ile ilgili yapılan tespitler yeterli ve hükme elverişli olmadığı-
Kooperatife karşı parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortakların tapu iptal ve tescil isteme hakları bulunmadığı- Kooperatif, diğer ortaklara borca rağmen konut ya da iş yeri vermiş ise, davacı tarafın da varsa borcuna rağmen kooperatiften konut ya da iş yeri isteme hakkının varlığının kabul edileceği-
Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta, kooperatifin, diğer ortaklarına borca rağmen konut ya da iş yeri vermiş olması durumunda, davacı tarafın da varsa borcuna rağmen kooperatiften konut ya da iş yeri isteme hakkının var olduğu-
Kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davası-
Kooperatif genel kurul kararının iptali istemi-
Kooperatif ortaklarının hak ve yükümlülüklerde eşit olduğu, bu eşitlik ilkesine aykırı davranılması halinde zarar oluşmuş ise bu zararın tazminin talep edilebileceği,, davacıların 2. sıra hakkı bulunduğu kesinleşmiş yargı kararları ile sabittse de, sadece 2. sıra hakkı bulunmasının tazminat talep hakkı olduğu manasına gelmeyeceği, kooperatif tarafından davacılar gibi 2. sıra hakkı bulunan üyeler, bu 2. sıra hakkı kapsamında çalıştırılarak kazanç elde etmişlerse bu durumda eşitlik ilkesi uyarınca davacıların da tazminat talebine hakları bulunduğunun kabulü gerektiği- Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 s. TTK'. 309 ve 336 uyarınca, yönetim kurulu üyelerinin şirket veya üçüncü kişilere verdikleri zararlar nedeniyle sorumluluk halleri düzenlendiği gibi, 6102 s. TTK. 553 uyarınca da bu sorumluluğun esasları düzenlenmiş olup yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurlarının olması gerektiğinin vurgulandığı, 2. sıra hakkının kullandırılmamasında yönetim kurulu üyelerinin kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-