Devredilen şirket hisseleri hakkında, tasarrufun iptali davası açılabileceği–
Satışın alacaklının bilgisi dahilinde yapılmış olması halinde davaya konu aracın hayatın olağan akışı gereği üçüncü kişinin elinde olması gerekirken, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan haciz zaptına göre söz konusu araç borçlunun evinin önünde bulunduğundan ve alacaklının bilgisi dahilinde yapıldığı kabul edilmiş olan satış sonrasında alacaklının yaptığı takipte bir ödeme de bulunmadığından, dava konusu aracın ticari aracın İİK. 280/son gereklerine uygun şekilde satılmadığı ve tasarrufun aynı sektörde çalışan ve birbirlerini tanıyan davalılar arasında yapıldığı gözetilerek tasarrufun iptaline yönelik davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davalı şirketlerin ortaklık yapısına, şirket faaliyet adreslerine nazaran borçlunun mal kaçırma kastının sair şirket tarafından bilinebilecek halde bulunması karşısında tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı sıfatı ile borçlu ve onunla işlemde bulunan 3. kişi aleyhine açılan “borçlunun 3. kişiye yaptığı muvazaalı satış işleminin iptali” davasında, icra takibinin kesinleşmesi yeterli olmayıp, aynı zamanda takip konusu alacağın da kesinleşmesi gerekeceğinden, borçlu tarafından alacaklıya karşı açılıp devam eden olumsuz tespit davasının sonucunun, iptal davası için “bekletici mesele” oluşturacağı–
İİK.nun 277 vd maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında, davalı üçüncü kişinin “borçlu ile alacaklı arasındaki icra takibinin muvazaalı olduğunu” ileri sürmesi halinde, mahkemece bu iddianın incelenmesi gerekeceği, çünkü iptal davasının dinlenebilirlik koşullarından birisinin de tasarrufta bulunan kişinin “borçlu” durumda olması, başka bir deyişle alacaklının gerçekten “alacaklı” sıfatını taşıması gerektiği–
İİK. 277 vd. ve BK. 18'e (şimdi; TBK. mad. 19) göre "muvazaa" nedeniyle iptal davası açılabileceği–
Tasarrufun iptali davalarında amacın "borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da 'iyiniyet kurallarına aykırılık' nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla, alacağın tahsilini sağlamak" olduğu- İptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- Borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı, ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayininin hakimin takdirine bırakıldığı-
Alacağın temliki işlemi hakkında "temlikin gerçek bir alacak-borç ilişkisine dayanmadığı" iddiasıyla-iptal davası açılabileceği–
Muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali davaları sonucunda, danışıklı işlemin -örneğin; muvazaalı araç satışının- kanıtlanması halinde, "tesçilin iptaline" değil, "iptal ve tesçile gerek olmaksızın aracın haciz ve satışına" karar verilmesi gerekeceği–
Dördüncü kişi yönünden bedel farkı ve yakın tarihlerdeki satış başka delillerle desteklenmediği takdirde tek başına iptal sebebi sayılamayacağı- Ayrıca aynı tasarrufla ilgili olarak bir başka alacaklı tarafından açılan davada da davalı C.'un iyi niyetli olduğu belirtilerek hakkındaki dava reddedildiği ve Yargıtay'dan geçerek kesinleştiği, bu halde davalı C. N.'nun kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından hakkındaki davanın reddine, İİK.nun 283. maddesine göre davanın bedele dönüştüğü dikkate alınarak davalı B. C.'ın taşınmazları elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiği-