Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, somut olayda mahkemece salt tanık beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı-
Nüfus kaydının düzeltilmesi davaları kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda gerekirse mahkemece kendiliğinden araştırma yapılmasının gerekeceği, soyut tanık beyanıyla nüfus kaydının düzeltilemeyeceği-
Ad değişikliğini isteme hakkının sadece ilgili kişiye ait olacağı-
Nüfus Hizmetleri Kanunu’na göre açılan kayıt düzeltme davaları diğer bir kısım davalarda olduğu gibi kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakimin, doğru sicil oluşturmak için tarafların beyan ve talepleriyle bağlı kalmayarak gerçeği araştırmak zorunda olduğu-
Doğum tarihinin düzeltilmesine ilişkin davalarda doğum tarihinin düzeltilmesi istenenin gerçek yaşının tespiti için tam teşekküllü bir hastaneye gönderilerek sağlık kurulu raporu aldırılması gerekeceği-
Herhangi bir nedenle kapalı olan nüfus kaydı üzerinde düzeltme yapılamayacağı-
Hakimin, nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken, bu kayıtlar arasında çelişki yaratmamaya veya hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek durumunda olduğu-
Bir kadının üç ay yirmi bir günlük süre içerisinde ikiz veya iki kez doğum yapmasının tıbben mümkün olmadığı açık olup, hakimin, nüfus kayıtlarında düzeltme yaparken bu kayıtların diğerleri ile çelişik olmamasına özen göstermesinin, böyle bir sonucu doğuracak kararlar vermemesinin gerektiği-
Davanın açıldığı tarih itibariyle ergin ve medeni hakları kullanmaya yetkili bulunduğu anlaşılan davacının, doğum tarihinin düzeltilmesi davasını doğrudan kendisinin açması gerekirken, anne ve babasının böyle bir davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilmeden davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı-