Takibe konu çekte yer alan kaşe imzanın borçlunun elinden çıkmış ıslak imza olmaması halinde, imza unsurunu içermeyen takip konusu çek, kambiyo senedi vasfını haiz çek niteliğinde olmayacağından, İİK'nın 170/a-2. maddesi gereğince istemin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi ve bu halde İİK'nın 170/a. maddesinde tazminat ve para cezası öngörülmemiş olduğundan borçlu lehine tazminata ve para cezasına hükmedilmemesi gerekeceği, o halde, İlk Derece Mahkemesince, bilirkişi tarafından da imzanın sahte oluşturulduğunun tespit edilmiş olmasına göre, çekteki imzanın ıslak imza mı yoksa kaşe imza mı olduğu hususunda yeniden rapor alınarak, temyiz edenin sıfatı-aleyhe hüküm verme yasağı dikkate alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı çeklerin arka yüzlerinin incelenmesinde; birinci cirantanın kaşe ve imzasının üst kısmında, " .......... Otelcilik ve Turizm AŞ. Tarafından .......... Turizm Seyahat AŞ.’ne çek 27.08.2019 tarihinde imzalanan ‘ Konaklama Sözleşmesine’ istinaden cirolanmıştır" ibarelerinin yazılı olduğunun görüldüğü, anılan ibarelerin çekin teminat senedi olduğunu gösterdiği, ayrıca bir sözleşme bulunması gerekmediği gibi, bu suretle şikayetçi borçlunun sunulan sözleşmede taraf olmamasının da sonuca etkili olmadığının kabulü gerekeceği- Takibe konu belgelerin TTK'nın 780/1-b maddesinde belirtilen kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini içermediğinden kambiyo senedi vasfında olmadığı, alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektireceğinden Bölge Adliye Mahkemesince, İİK'nın 170/a maddesinin 2. fıkrası gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Davacı-borçlu tarafından 28.04.2013 tarihli sözleşme uyarınca takibe dayanak senedin teminat senedi olduğu ileri sürülmüşse de Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararına dayanak 28.04.2014 tarihli, "bu bir sözleşmedir" başlıklı belgenin sol üst kısmındaki tarih tahrifatlı olup, 2014 yılında düzenlendiği anlaşılan bu belgedeki takibe dayanak bonoya ilişkin vade tarihi ve miktarının tahrifatlı olduğu, bu nedenle belirtilen belgeye itibar edilemeyeceği, ayrıca 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve yine 20.6.2001 tarih ve 2001/112-496 sayılı yerleşik içtihatlar gereğince iş bu sözleşmede senedin düzenleme tarihi açıkça belirtilmediğinden davacı-borçlunun teminat iddiasını İİK'nın 169/a-1 maddesinde belirtilen nitelikte yazılı bir belge ile ispatlayamadığının anlaşıldığı, bu nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı alacaklı tarafından yasal süresi içinde süre tutum dilekçesi ibraz edilmiş ise de, karar tebliğ edilmesine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesi ibraz edilmediği, HMK. 355. maddeye göre kamu düzenine aykırılıktan inceleme yapıldığı, 1 no'lu çekte ibraz tarihinin 10 günlük süre geçtikten sonra olduğu, keşide yerinin İkitelli olduğu, 2-3-4 no'lu çeklerde ibrazın yasal 10 günlük süre içinde olduğu, keşide yerinin İkitelli yazdığı, TTK. 780. madde çekin yasal unsurları düzenlenmiş olup, düzenleme yerinin bulunması zorunlu olduğundan İkitelli idari bir birim olmadığından takibe konu çekler kambiyo senedi vasfına haiz olmadığı, davacı tarafından takip konusu birinci sıradaki ve üçüncü sıradaki çekler yönünden ödeme iddiasında bulunduğundan İİK. 170/a son fıkrasına göre, borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu fıkra hükmü uygulanamayacağından mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair kurulan hükmün hukuken yerinde olduğu
Davacı şirketin müşterek imzalardan birisi sahte olarak atılmış 7 adet çek bedelini imza itirazında bulunmaksızın ödemesinin davacının sahte imzayla çek tedavüle koymayı alışkanlık haline getirip bu durumu benimsendiği şeklinde yorumlanamayacağı- Söz konusu çeklerden her biri davacı şirket adına müstakil bir borç ikrarı niteliğinde olduğundan, davacı şirketin sahtecilik suretiyle düzenlenen davaya konu çek nedeniyle sorumlu addedilemeyeceği ve sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Keşidecinin çeki düzenleyerek lehtara verdiği, lehtarın cirosunun geçersiz olduğu, sonraki ciroların ise imzaların bağımsızlığı ilkesi gereği imza sahiplerini bağlayacağı, ciro silsilesindeki en son lehtarın davalı olup ondan önce de bir çok cironun olduğu, ciro edenlerin çekin bedelini almış kabul edileceği gibi çeki düzenleyerek keşide eden keşidecinin de çek bedelinden sorumlu olduğu, en son lehtarın kötüniyetli olduğunun ve çekin çalındığını bildiği halde alarak takibe koyduğununun dosya kapsamı itibariyle davacı tarafından ispatlanamadığı, davacının icra dosyasına ödediği çek bedelinin kendisine iadesine ilişkin açtığı istirdat davasının bu nedenle reddi gerektiği, her ne kadar davalı kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de, davacının icra dosyasına ödemede bulunduğu, ödemede bulunduktan sonra istirdat davasında kötüniyetli davrandığına ilişkin dosyada herhangi bir kanıt bulunmadığı-
Eldeki davada, hamil çekleri ibraz ettiği 19.01.2012 tarihinde sorumluluk bedelinin ödenmesini talep etmediği gibi Çek Kanun’un 3. maddesinin 5. ve 6. fıkraları gereğince, sorumluluk bedellerinin ödenmesi için çek asıllarını da davalı bankaya bırakmamış olup 26.12.2012 tarihinde ikinci defa çeklerin bankaya ibraz edildiğine dair davacı beyanına göre ilk ibraz tarihi itibarıyla çeklerin davalı bankaya bırakılmamış olduğunu-
8.01.2008 düzenlenme tarihli bonoda “ödeme günü” kısmında 08.07.2017 tarihinin yazılı olduğu, senet metninde ise vadenin “8 Temmuz 2018” olarak gösterildiği, bu haliyle bonoda çift vade olduğu anlaşılmakta olup, bu husus mahkemece re’sen gözetilerek takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Çekin kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içermesi gerektiği, bu unsuru içermeyen bir senedin çek sayılmayacağı- Alacaklının çekin lehtarı, borçlunun çekin keşidecisi olduğu görüldüğünden, alacaklının ceza dosyasındaki beyanında açıkça borçlu ile aralarında hiçbir ticari ilişki olmadığını, borçluyu tanımadığını ikrar ettiği göz önünde bulundurulduğunda bu durumda çek kayıtsız ve şartsız bir ödeme vaadini içermediğinden kambiyo vasfı taşımayan bu belge nedeniyle borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılmayacağından takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Keşidecinin elinden rızası hilafına çıktığı; hamilin kötüniyet ve ağır kusurunun bulunmaması nedeniyle haklarının korunacağı-