Vekâletin hile ile alındığı iddiasının, vekâletin kötüye kullanıldığı iddiasını da içerdiği kabul edilmesi gerektiği- Elbirliği mülkiyetinde ortaklardan birinin terekenin korunmasına ilişkin açtığı davalarda diğer ortakları temsil yetkisinin bulunduğu, alınacak hüküm sonucundan diğerlerinin de yararlanacakları Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 702/4 maddesi hükmü gereği, mülkiyet çekişmesinin bulunduğu vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak pay oranında iptal ve tescil isteği ile açılan davalarda TMK'nin 702/4. maddesi hükmünün uygulama yeri bulunduğu söylenemeyeceği - Vekâlet görevinin kötüye kullanılması sebebine dayalı iptal ve tescil isteği bakımından davacının miras payına hasren bu davayı açması mümkün olmadığı gözetilerek davanın reddi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davada vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı halde hukuki nitelendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesinin de isabetsiz olduğu -
Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi hâlinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re'sen düzeltme yapılacağı, istem belgesinde yapılan yanlışlık veya eksiklik düzeltilerek belgenin uygun bir yerine yazılmak suretiyle taraflar ve tapu görevlilerince imzalanıp, sicilde buna uygun düzeltme yapılacağı- Ana veya yardımcı siciller üzerinde yapılmış hata veya eksikliklerin, ilgililerce sunulan veya başka idarelerce düzenlenen belgelerden kaynaklanması hâlinde, ilgililerin gerçek durumu kanıtlayıcı belgelere dayalı başvuruları üzerine, istemin yevmiye defterine kaydedilerek gerekli düzeltme yapılacağı- Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekeceği, ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26/9/2011 tarih ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılacağı, yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurları aranacağı, müdürlüğün ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri tebliğ etmekle yükümlü olduğu- Belgelere aykırı tescil ve yazımın düzeltilmesine ilişkin öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan davalarda davacı idare yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğu Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edildiği- Tapu kütüğündeki yazım hatalarının ilgilisinin başvurusu üzerine Tapu Sicil Tüzüğü mad. 75 hükmüne göre yapılacağı- Tapu Sicil Tüzüğü mad. 26 uyarınca mevzuat ve bu Tüzükte yer alan hükümlere uygun olmayan ve 4721 sayılı Kanun mad. 1011 hükmüne göre geçici tescil şerhine de imkân bulunmayan istemlerin geciktirilmeden, gerekçesi, itiraz yeri ve süresi de belirtilmek suretiyle reddedileceği, ret kararının, istem sahibine elden veya 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği ve ret kararına, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğünün kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Genel Müdürlüğe itiraz edilebileceği- Kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılmasının zorunlu olduğu ve bu imkânın öncelikle tüketilmesi, bu yolla bir sonuç alınamaması durumunda ilgilinin 4721 sayılı TMK. mad. 1027 gereğince mahkemeye başvurması zorunluluğu olduğu- Tapu Sicili Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden sonra, davacının, mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili tapu müdürlüğüne yukarıda açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması, eğer bu talebinde istediği sonucu alamazsa daha sonra mahkemeye başvurması gerekeceği-
Davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığı-
El birliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumu olduğu -Eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da olmadığı, mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne ait olduğu, değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortak olduğu, elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu -
Davacının miras bırakanına ait taşınmazın geçerli olmayan veraset ilişkisine dayalı olarak temlikinin yolsuzluğundan bahisle açtığı iptal ve kendi adına tescile ilişkin davanın 'yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası' olduğu- Terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olup terekeye ait isteklerin tereke adına ve iştirekçileri tamamı tarafından yahut tereke temsilcisi aracılığıyla ileri sürülmesi gerekeceği; paydaşların kendi adlarına ve paylarına yönelik açtıkları davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gibi, sonradan dava dışı paydaşların davaya katılması suretiyle davanın görülebilirlik koşuluyla yerine getirmiş olmayacağı-
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturduğundan, bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi gerektiği- Çekişme konusu taşınmazın evveliyatını bilen, tarafsız yaşlı mahalli bilirkişilerin ve komşu parsel maliklerinin isimlerinin tespit edilerek ve varsa taraf tanıklarının mahallinde keşif yapılmak suretiyle taşınmaz başında dinlenmesi, yukarıdaki ilkeler uyarınca dava konusu taşınmazın kayıt malikinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Dava, muris muvazaası nedeni ile tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkin olup, bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumu olduğu-Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne ait olduğu, başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibinin ortaklık olduğu, değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortak olduğu, elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu olduğu, somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortak bulunduğu, o hâlde, davaya katılmayan mirasçı R. U. 'un olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Tapu Sicili Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden sonra, davacının, mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili tapu müdürlüğüne yukarıda açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması, eğer bu talebinde istediği sonucu alamazsa daha sonra mahkemeye başvurması gerektiği-