İcra mahkemesince -borçlunun, «tebligatın usulsüz yapıldığına ilişkin şikayeti bulunmadıkça»- doğrudan doğruya tebligatın usulsüzlüğünün dikkate alınamayacağı—
Usulsüz tebligat halinde -Teb. K.’nun 32. maddesi uyarınca- «borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihinin, ödeme emrinin tebliğ tarihi» olarak kabul edilerek bu tarihe göre borçlunun icra mahkemesine yaptığı itirazın (başvurunun) «5 günlük yasal sürede olup olmadığı»nın incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği—
«Harca tabi davalarda, dava harcın ödendiği tarihte açılmış sayılacağı»ndan borçlunun itiraz (şikayet) süresi olan 5 gün geçmeden harcını yatırarak icra mahkemesine başvurmuş olması gerektiği—
Borçlunun ödeme emrine itiraz (şikayet) dilekçesinde, ayrıca «tebligatın usulsüzlüğünü» de ileri sürmüş olması halinde, icra mahkemesinin, öncelikle, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olup olmadığını -dolayısıyla; itirazın (şikayetin) süresinde olup olmadığını- araştırması gerekeceği—
İtirazın, icra mahkemesince «süre aşımı nedeniyle» reddine karar verilmesi halinde, borçlu aleyhine ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği—
«Borca itiraz» dilekçesinin haçlandırıldığı tarihte «borca itiraz» edilmiş olunacağı—
Senetlerde ve takip talebinde borçlu konumunda bulunmayan kişinin takibe itiraz hakkı bulunmadığı—
İİK’nun 4. maddesi gereğince; icra dairelerinin işlemlerine karşı yapılacak itirazları ve şikayetleri inceleme yetkisinin, icra dairesinin bağlı olduğu (bulunduğu yerdeki) icra mahkemesine ait olduğu—
Harcın, itiraz (şikayet) süresi içinde «vezneye yatırılmak üzere» emanete alındığının itiraz (şikayet) dilekçesi arkasındaki şerhten anlaşılması halinde, itirazın (şikayetin) süresinde yapılmış sayılacağı—