kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlu olarak belirtilen şirketin tüzel kişiliği olmadığı, sicilden terkin edilen şirkete karşı borçlu sıfatıyla takip yapılamayacağından takibin iptali ile birleşen dosya ile borçlu olarak gösterilen şirketin senette kaşesinin bulunmadığı, diğer borçlu ............'un şirket yetkilisi olmadığı, şirket adına imza atma yetkisi bulunmadığından imzaya ve borca itirazına ilişkin olduğu anlaşılmış olup, davacı borçlu şirketin ............. tarihinde re'sen terkin edildiği görülmekle ilk derece mahkemesinin gerekçesinin yerinde olduğu, ticaret sicilinden terkin edilen borçlu şirket hakkında takipte taraf olarak gösterilmek suretiyle icra takibine başlanması ve takip işlemlerine devam edilmesi durumunda yapılan işlemler hukuken geçersiz ve yok hükmünde olacağı göz önünde bulundurularak takibin davacı borçlu şirket yönünden iptaline karar verilmesinin, birleşen dava yönünden ise imzaya ve borca itiraz davasının, asıl davada takip iptal edilmiş olduğundan konusu kalmamakta olup ve bu dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiş olmasının hukuka uygun olduğu-
İhya davasının terkin işlemini yapan Ticaret Sicil Müdürlüğü ile tasfiyeyi gerçekleştiren tasfiye memuruna yöneltilmesi gerektiği, ihyası talep edilen şirketin taraf sıfatının bulunmadığından şirket yönünden açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, Türk Ticaret Kanunu'nun Geçici 7. maddesine göre Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından resen terkin edilen kooperatifin ihyası ile yeniden Ticaret Siciline tescili istemine ilişkindir
Hizmet tespiti istem- Davalı şirketin tüzel kişiliğinin tümüyle ortadan kalktığından tasfiye memuru atanması hususunda davacıya önel verilerek atanacak tasfiye memuru davaya dahil edildikten ve sunulacak deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Tasfiye edilmeksizin unvanı silinen kooperatifin malvarlığı, unvanına ilişkin kaydı silinmesine rağmen silinme tarihinden itibaren on yıl boyunca unvanı silinen kooperatifin uhdesinde kalmaya devam edeceği, Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği- Tasfiye yapılıp kapanmış olsa dahi, ek tasfiye işlemlerinin yapılması zorunlu olduğu hallerde kooperatifin ek tasfiye işlemlerinin yapılabilmesi için yeniden Ticaret Siciline tescili istenebileceğine göre malvarlığında yeraltı suyu sulama tesisi bulunduğu iddia edilen dava dışı Sınırlı Sorumlu ... Kooperatifi hakkında açıklanan yasal düzenlemeler ve belirtilen ilkeler ışığında ek tasfiye gerektiren işlemlerin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği-
Sicilden terkin edilen kooperatifin ihyası istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta- 6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi hükmünde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işleminin nasıl yapılacağı ve kooperatifin yeniden ihyasına ilişkin usul ve esaslar ayrıntılı şekilde tespit edildiği- Mahkemece bu madde uyarınca değerlendirme yapılması gerekirken somut olaya uymayan TTK geçici 7. madde gerekçe gösterilerek davanın reddine yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayacağı-
6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi uyarınca ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası talebine ilişkin davada, mahkemece ihyası istenen şirket hakkında yargılama devam ederken şirketin sicilden terkin edildiği anlaşıldığından, şirketin dava dosyası ile sınırlı olarak ihyasına karar verilmesi yerinde ise de, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilerek davalı tasfiye memurundan tahsiline karar verilmemesinin yerinde olmadığı-
İflas nedeniyle tasfiyesine karar verilen şirketin ihyası talebine ilişkin davada, davalı iflas müdürlüğü, iflas eden şirketin İİK. 226.maddesi uyarınca kanuni temsilcisi konumunda olup iflas masasına ilişkin tüm davalarda sorumluluğun iflas masasına ait olduğu, ihyası istenen şirket yöneticileri hakkında davacı kurumu zarara uğrattıkları gerekçesiyle açılan ceza davası nedeniyle davacı kurumun ihya davası açmakta hukuki yararının bulunduğu, ceza davasına rağmen tasfiyeye karar vererek dava açılmasına sebebiyet veren iflas idaresinin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olacağı gözetilmeden hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Davanın sicilden re' sen terkin edilmiş olan şirketin ihyası istemine ilişkin olduğu ve mahkemece, ihyası istenen şirketin ticaret sicilden terkin edildiği tarih itibarıyle şirket hakkında dava devam ettiğinden şirketin ihyasına karar verilmesi isabetli ise de, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- 3. kişiler tarafından açılan ihya davaları ek tasfiye niteliğinde olup, mahkemece şirketin ihyasına karar verilmesi durumunda ek tasfiye işlemlerinin yapılması için tasfiye memurunun atanması gerektiği-
İlk Derece Mahkemesince şirketin sınırlı olarak ihyasına karar verilmesine rağmen, davalı tasfiye memurunun istinaf kanun yolu başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle sınırlamanın kaldırılarak ihya kararı verilmesinin, kanuna aykırı olup bu yönden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmekte ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasının gerektiği-