Muvazaalı işlemin iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğu- Dosya içeriğine göre dava konusu taşınmazların tasarruf tarihlerindeki toplam gerçek değeri 336.500,00 TL, davacının icra takiplerine konu toplam alacağı ise 82.234,89 TL olup, temyize konu edilen bu miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı-
Taraflar arasındaki tazminat davasının, miktar itibariyle temyizinin mümkün olmadığı-
"İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine konusu borcun ödendiği için icranın geri bırakılması" istemine ilişkin şikayetin (yasal 7 günlük) süre aşımından reddine ilişkin kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığı- "Kararın, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde takip konusu borcun ödendiği için icranın geri bırakılması isteminin 7 günlük sürede ileri sürüldüğünden süre aşımından reddine ilişkin olduğu ve istinafı kabil bir karar olduğu, Bölge adliye mahkemesinin de istinaf istemini esastan inceleyerek reddetmiş olup bu kararına karşı temyiz talebinde bulunulduğu, karar temyiz edilebilen kararlardan olduğundan şikayetçi yönünden işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" şeklindeki karşı görüşün kabul görmediği-
TTK'nın 547. maddesine dayalı dava dışı anonim şirketin ek tasfiyesi istemine ilişkin davanın çekişmesiz yargı işi niteliği taşıdığı ve çekişmesiz yargı işine ilişkin ilk derece mahkemesince verilen kararlara karşı temyiz yolu kapalı bulunduğu-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu tasarrufun değerinden hangisi az ise o değerin oluşturacağı- Takip konusu alacağın toplam 88.357,37 TL olduğu, davanın aynı bedel üzerinden ıslah edildiği, iptali istenen tasarrufa ilişkin olarak; ruhsatın birinci satış tarihi rayiç değerinin, ikinci satış tarihi rayiç değerinin, ruhsatın birleşme tarihindeki rayiç değerinin daha yüksek olarak belirlendiği, direnme karar tarihinde geçerli HMK m. 362/1-a'da öngörülen kesinlik sınırının ise 107.090,00 TL olduğu uyuşmazlıkta, davanın dayanağı olan alacak miktarı gözetildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararına karşı miktar itibariyle temyiz yoluna başvurulamayacağı-
Dosyada bir tefrik kararı bulunmadığı tasarrufun iptali davasının her üç davalı bakımından aynı dava dosyası üzerinden yürütüldüğü somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince bir kısım davalılar yönünden istinaf taleplerinin esastan reddine karar verildiği, bir kısım davalılar yönünden ise davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, dava dosyasının esasen bütünlüğünü korumasına rağmen hükmün (akabinde de dava dosyasının) usule aykırı şekilde bölündüğü, bir bölümünün de usule aykırı şekilde yargılamasına devam edildiği anlaşıldığından, yeniden incelenmek üzere mahkemesine iadesine dair karar kesin nitelikte ve esastan ret yönünde verilen karar temyize tâbi dava dosyasının bir bütün olduğu ve hükmün bu suretle bölünemeyeceği gözetilerek bu dosyanın öncelikle yerel mahkemesine gönderilerek Bölge Adliye Mahkemesince belirtilen eksiklikler tamamlanarak yeniden yargılama yapılması, verilecek kararın Bölge Adliye Mahkemesi denetimine tâbi tutulduktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesi gerektiğinden önceki kararda direnilmesi yerinde bulunmadığı- Dosya HGK’da temyiz incelemesinde bulunduğu aşamada davalı borçlu hakkında iflasın açıldığı anlaşıldığından, İİK m. 194 uyarınca davanın durmasının kendiliğinden gerçekleşeceği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince bu konudaki usulî eksikliklerin giderilmesi ve İİK'nın 194. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere direnme kararının bozulması gerektiği-.
Borçlu aleyhine 84.776,83 TL bedel üzerinden takip yapılması, davanın konusu olan hisse devrinin tasarruf tarihindeki gerçek değerinin ise 153.506,28 TL olması karşısında, kesinlik sınırının düşük olan takip rakamına göre belirlenecek olduğu ve takip rakamının, karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığından davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturacağı, dosya içeriğine göre alacak miktarı 83.373,78 TL.nin, temyize konu edilen bu miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı-
İlk derece mahkemeleri tarafından verilen koruma tedbirlerine karşı temyiz yolunun kapalı olduğu-
Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeninden esas hakkında verdiği kararın Yargıtay tarafından bozulması hâlinde dosyanın, kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerektiği (HMK m. 373/2)- Özel Daire tarafından dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmiş olmasının, bölge adliye mahkemesinin HMK m. 373/3 kapsamında bozma kararına karşı direnme kararı verme yetkisini ortadan kaldırmayacağı gibi bu yetkinin ilk derece mahkemesine devri sonucunu da doğurmayacağı- Özel Dairenin birinci bozma kararı ile bölge adliye mahkemesinin esastan verdiği hükmün araştırmaya ve incelemeye yönelik bozulmasına rağmen HMK m. 373/2'ye aykırı olarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi sonrasında ilk derece mahkemesince bozma ilâmı ile ilgili olarak HMK m. 373/3 çerçevesinde bir karar vermek üzere bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerekirken anılan hükme aykırı şekilde işletilen yargılama sürecinde araştırma ve inceleme yapılarak neticede direnme adı altında verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu-
