Mirasbırakanın asıl amacı bağış olduğu halde, mirasçısından mal kaçırmak için tapu sicilinde satış göstermek suretiyle yaptığı temliklerde görünürdeki satış akti muvazaa nedeniyle, gizlenen bağış akti ise şekil noksanlığı yönünden geçersiz olduğu, ancak, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların, taşınır mal niteliğinde olduğu ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmelerinin hiçbir biçim koşuluna bağlı olmadığı, bu nedenle de gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarrufun geçerli olduğu- Mirasbırakanın sağlığında, gerek 3.kişiden parasını ödeyerek almak suretiyle ve gerekse tarafından yaptığı bağış niteliğindeki kazandırmaların mirasbırakanın ölümünden sonra saklı payların zedelenmiş olduğunun saptanması halinde tenkise tabi tutulacağı-
Miras bırakanın vasiyetname ve miras mukavelesi şeklinde yapmış olduğu tasarruflar ile bağış gibi sağlar arası temliklerin TMK'nun 560 ila 571. maddelerinde düzenlenen tenkis davasına konu teşkil edeceğinin tartışmasız olduğu, o halde, miras bırakan tarafından, asıl davaya konu edilen 818 ve 1231 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 241 parsel sayılı taşınmazdaki 7193/9193 payın sağlar arası bağış şeklinde davalılara temlik edildiği gözetildiğinde tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasının kural olarak doğru olduğu-
Mahkemece murisin öldüğü tarih yani mirasın açıldığı tarih itibariyle terekenin mevcudunun tespiti yapılması gerekirken müzekkere tarihi dikkate alınarak mal varlığının tespitine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Vasiyetçi vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte 93 yaşında olduğundan, murisin, hukuki ehliyetinin tespitinin doktor raporu ile kanıtlanmasının esas olduğu- Vasiyetnamelerin, hiçbir şart aranmaksızın tenkise tabi olduğu-  Dava dilekçesinde, davacıların mahfuz hisseye tecavüzde bulunduğu belirtilerek, işlemin iptalinin istenmiş olduğu ve talebin tenkis istemini de içerdiği gözetilerek; bu talep doğrultusunda da bir inceleme ve araştırma yapılması gerektiği-
Çekişme konusu taşınmazların öncesinde tapusuz ve mirasbırakana ait olduğu, onun tarafından bağışlanması sebebiyle kadastro tespitinin davalı adına yapılarak kesinleşmesi ile çap kaydının oluştuğu, muris tarafından yapılan tasarruf, mülkiyeti davalıya geçiren işlemlerde muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşularının varlığı halinde TMK nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği-
Tarafları ve konusu aynı olan davaların, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle, birleştirilmesinin ve birlikte görülmesinin, usul ekonomisi açısından daha uygun olup olmayacağının değerlendirilip, tartışılmamış olması; ayrıca, birleştirme kararı verilmediği takdirde tenkis davasının kesinleşmesi beklenip, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerektiği-
Paranın muris tarafından gönderildiği hususunun, davalı tarafça ispat edilemediği, davacı tanıklarının, davacıya parayı, annesinin değil, dava dışı babasının, düğün parası olarak gönderdiği beyanı göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece; davacıya, 1999 yılında gönderilen paranın, muris tarafından değil, dava dışı babası tarafından gönderildiği kabul edilerek, bu parayla alınan evin değerinin, davacının saklı pay alacağından mahsup edilmeksizin, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Karar ve ilam haremin peşin olarak yatırılması gereken miktar ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmadığından, mahkemece öncelikle davacı taraftan tenkise konu miktarı açıklattırmak, bu konuda alınan bilirkişi raporunu gözetmek, nisbi peşin harcı ikmal ettirmek ve delilleri bu çerçevede değerlendirip, sonucu dairesinde tenkis talebiyle ilgili bir hüküm kurulması gerekeceği-
Tenkis davalarında, davacının dava dilekçesinde gösterdiği dava değeri ile istemini sınırladığını söyleme imkanı bulunmadığından, bu tür davaların belirsiz alacak davalarından olduğu, bu itibarla davacılar vekilinin bilirkişi tarafından belirlenen miktar üzerinden davanın kabul edilmesine ilişkin talebinin ikinci ıslah olarak nitelendirilip fazlaya dair istemin reddi ile dava dilekçesinde gösterilen miktara hükmolunmasının isabetli olmadığı, diğer taraftan asıl alacağın fer'isi niteliğinde olan faiz isteği hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmediğinden, bu istemin de reddi yerine kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tenkisin gerekip gerekmeyeceği, gerekiyorsa ne oranda ve ne miktarda gerekeceği önceden bilinemeyeceğinden; öncelikle tereke mal varlığı tespit edilerek uzman bilirkişi heyetinden tenkisle ilgili ayrıntılı bir hesap yaptırılması; davacıya belirlenen değer üzerinden noksan harcı yatırmaları için süre verilerek, harcın tamamlattırılması; bundan sonra, tenkis hükümleri doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, tenkis talebi ile ilgili karar verilmesi gerekeceği-