İİK.'nin 128/a-2. maddesinde yer alan kesinleşen kıymet takdirinin üzerinden iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılamayacağına dair düzenlemenin, icra müdürlüğünce alınan kıymet takdir raporuna ilişkin olup, meskeniyet şikayetinde mahkemece belirlenen haline münasip ev değerinin şikayet yoluyla güncellenmesinde kıyasen uygulanmasının mümkün olmadığı- İnceleme sırasında takip konusu borcun ödenmesi ve şikayete konu taşınmazdaki haczin kaldırılması nedeniyle iş bu şikayetin konusuz kaldığı görülmüş ise de, şikayette borçlu haksız olduğundan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yine borçlu aleyhine hükmedilecek olması ve İlk Derece Mahkemesi kararında bu giderlerin borçluya yükletilmiş olması nedeniyle bu hususun bozma nedeni yapılmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olduğu-
Kesinleşen kıymet takdirinin 14.02.2019 tarihinde yapıldığı, ihalenin ise iki yıldan fazla süre geçtikten sonra 08.07.2021 tarihinde gerçekleştiği, İİK'nın 128/a-2 maddesinde geçen 2 yıllık sürenin geçtiği, bu hususun kamu düzeni nedeni ile re'sen gözetilmesi gerektiğinden şikayetin kabulü ile taşınmaz ihalelerinin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı tarafından şikayetçi borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığını, İİK'nın 295. maddesi gereğince mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam olunabileceğini, ayrıca her ne kadar ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 21.10.2020 tarih 2020/1537 E. -2020/1337 K. sayılı kararı ile konkordatonun tasdikine karar verilmiş ise de;dosyada yer alan tasdik kararında da rehinli/ipotekli takiplerin yapılamayacağına ya da başlamış takiplerin duracağına dair bir tedbir kararının bulunmadığının anlaşıldığını, şikayet dilekçesinde Şikayetçi borçlu tarafından kendilerine gönderilen kıymet takdiri ve satış ilanı tebligat usulsüzlüğünün açıkça ileri sürülmediğini, bu durumda borçlu tarafından en geç satış ilanı tebliğ tarihinden itibaren yasal süresinde kıymet takdirine itirazda bulunulmadığından kıymet takdirinin kesinleştiğini, İİK'nın 128/a-2.maddesi uyarınca kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl geçmeden ihalenin yapıldığını, ihale sırasında ... isimli alıcıların önce ihaleye ayrı ayrı isimlerini yazdırarak paralarını ancak denkleştirebildiklerini ifade ederek ortak pey sürdükleri iddiasının ihaleye fesat kapsamında kalmadığını, kaldı ki mahkemece de bu üç kişinin ortak pey sürdüklerinin tespit edildiğini, yine mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere ihalenin feshine konu taşınmazların satış bedelinin taşınmazların muhammen bedelinin üzerinde olduğunu, bu durumda zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini, şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığını, mahkemece ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve İİK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi gereğince işin esasına girilmediğinden şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesine yer olmadığı-
İİK.'nin 128/a madddesi uyarınca kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabileceği- Kıymet takdir raporu borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği ve takip dosyasında da borçlunun kıymet takdirine muttali olduğuna dair herhangi bir işlem bulunmadığı için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerekeceği- Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği- Buna göre, her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazların satış bedelleri muhammen bedellerinin yüzde yüzünün üzerinde olsa da, satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olması ve borçlunun kıymete yönelik itirazlarının bulunması karşısında, bu aşamada zarar unsurunun bulunmadığından söz edilemeyeceği-
İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması ve şikayet edenin taşınmazın belirlenen değerine karşı süresinde bir itirazının bulunmamış olması, fesat iddiasının ileri sürülmemesi karşısında ihalenin feshi isteminin reddi gerektiği-
Zarar unsurunun gerçekleşmemiş olması halinde, şikayetçinin süresinde veya usulüne uygun olarak ileri sürülen kıymet taktirine itirazı ya da fesat iddiası var ise işin esasının incelenmesi gerektiği- Satış ilanının şikayetçiye bizzat tebliğ edilmesine rağmen süresinde kıymet takdirine itiraz edilmediği, ihalenin şeffaf ortamda yapılmadığı iddia edilmiş ise de şeffaflığı ortadan kaldıran sebeplerin açıklamadığı, fesat iddiasının ispatlanamadığı, ihale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması nedeniyle borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı- Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesinin usulsüz olduğu-
Önceki hacze dayalı olarak belirlenen kıymet takdirinin herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmayacağı ve bu hususun icra mahkemesince re'sen nazara alınması gerektiği- Bu durumda, feshi istenilen ihalelere konu olan taşınmazlar, muhammen bedellerinin üzerinde satılsa da, ihalenin feshi gerektiği-
7226 Sayılı Kanunla getirilen durma sürelerinin, İİK'nın 128/a-2. maddesinde düzenlenen 2 yıllık süreyi kapsamadığı, kıymet takdirinin icra müdürlüğünce 17.09.2019 tarihinde yapıldığı, davalı alacaklı tarafından kıymet takdirine itiraz edildiği, bu davanın yapılan yargılamasında alınan 02.03.2020 ta2rihli bilirkişi raporunda ve 16.06.2020 tarihli ek raporda tarihli ek raporda taşınmazın değerinin 1.650.000,00 TL olarak bildirildiği, ancak bu tespitin hangi tarih esas alınarak yapıldığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği, ......... İcra Hukuk Mahkemesinin .............. sayılı kararı ile de 1.650.000,00 TL değerin tespitine karar verilmekle birlikte yine kıymetin hangi tarih esas alınarak belirlendiğine yönelik tespit ve hüküm bulunmadığı, bu durumda İİK 128/a-2 maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin başlangıcı olarak sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihi olacağından ve fiili kıymet takdiri 17.09.2019 tarihi olup dava konusu ihale 14.10.2021 tarihinde yapıldığından 2 yıllık sürenin geçtiği, kamu düzeninden yapılan incelemeye göre ihalenin bu nedenle feshine karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu ihalelere esas alınan ve icra hukuk mahkemesince kıymet takdir raporuna itiraz üzerine belirlenen değerlere ilişkin bilirkişi raporunda, değerlemenin hangi tarihe göre yapıldığının açıkça belirtilmediği gerekçesiyle İİK'nın 128/a maddesinde düzenlenen iki yıllık sürenin icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdirine esas keşif tarihinde başlayacağı, buna göre de ihale tarihine kadar iki yıllık sürenin geçtiği belirtilerek borçlunun istinaf başvurusu kabul edildikten sonra yeniden kurulan hükümle şikayetin kabulü ile şikayete konu taşınmaz ihalelerinin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Satış ilanının müflis borçluya bizzat tebliğ zorunluluğu bulunmayıp iflas idare memurlarına ilan tebliğlerinin yapıldığı, fesat iddiasının ispatlanamadığı, İİK'nın 364/3. maddesine dayalı fesih iddiasının yerinde olmadığı, kıymet takdir raporunun üzerinden iki yıl geçmeden satışın gerçekleştirildiği ve satış bedelinin taşınmazın muhammen değerinin % 50'si ile satış masrafları toplamını karşıladığı gerekçeleri ile şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu- Şikayetçi borçlu aleyhine ihale bedelinin % 1'i oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nun 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda şikayetin ihale sürecini uzatmaya matuf olduğu değerlendirilmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin % 1'i olarak belirlenen para cezasının % 5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-