103 davet kağıdının borçluya 29.5.2020 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, ilgili mevzuat hükümleri dikkate alındığında borçlunun 30.06.2020 tarihine kadar meskeniyet şikayetinde bulunabileceğinin, bu bağlamda 25.06.2020 tarihinde yapılan şikayetin yasal sürede olduğunun anlaşıldığı, o halde, İlk Derece Mahkemesince meskeniyet şikayetine konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve devam ettiği gerekçesi yerinde görülerek, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca şikayetçinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece ek rapor alınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizin yıllık %13,75 oranı üzerinden şikâyet konusu olan 27.11.2014 tarihli dosya hesabı tarihine göre hesaplattırılarak, direnme kararının borçlu tarafından temyiz edildiği de gözetilerek oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile direnme kararının bozulduğunun, mahkemece bozmaya uyulmasına karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda %13.75 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplama kapsamında şikayetin reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, mahkemece, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği şekilde asıl alacağa takip tarihinden itibaren şikayet konusu dosya hesabı tarihi olan 27.11.2014 tarihine kadar işleyecek faizin yıllık %13,75 oranı üzerinden hesaplama yaptırılarak, şayet ilk karardan aleyhe bir durum çıkması halinde borçlunun usuli kazanılmış hakkı da nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken, şikayetin borçlunun kazanılmış hakkını ihlal edecek şekilde reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun aleyhinde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin konusu olan kredi sözleşmesine dayalı alacak için hem ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını ileri sürdüğü ancak Bölge Adliye mahkemesince ileri sürülen bu iddianın takip şekline göre İcra Müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu durumda, Dairemizin değişen içtihadı ve İİK’nın 45. maddesi gereğince borçlunun İcra mahkemesine başvurusu İİK’nın 16/2. maddesine dayalı şikayet niteliğinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince istemin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, talebin itiraz olarak nitelendirilmesi ile yazılı şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçi bankanın icra mahkemesine tarafına gönderilen haciz ihbarnamesinin İİK md. 89'a aykırı olduğu, haciz yazılarının zorunlu unsurları taşımadığı, Ör:20 haciz ihbarnamesi formatında da olmadığı belirtilerek icra müdürlüğünce haciz ihbarnamesine yönelik usulüne uygun yapılmayan işlem ve kararların iptaline karar verilmesi istemine ilişkin başvurusu; icra memur işlemini şikayet niteliğinde olup, husumet yöneltilmemesinin doğrudan istemin reddini gerektirmeyip, gerek görülürse mahkemece tebligat çıkarılmak suretiyle bu eksikliğin tamamlanabileceği-
12. HD. 21.11.2023 T. E: 904, K: 7579
Üçüncü kişinin icra mahkemesine başvurusunun, yetki belgesinin iptali istemine ilişkin olup İİK'nın 16/1. maddesi kapsamında yasal 7 günlük süreye tâbi olduğu, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, şikayetin süre yönünden denetimi yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin süresiz şikayet konusu olduğundan bahisle işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Haczin bildirimine ilişkin İİK'nın 103. maddesi gereğince düzenlenen davet kağıdı borçluya usulsüz olarak tebliğ edilmiş olsa bile aynı taşınmaza ilişkin kıymet takdir raporu 10.12.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin bir iddia da bulunmadığına göre borçlunun 28.12.2021 tarihinde İcra mahkemesine haczin kaldırılması istemiyle yapmış olduğu başvurunun, öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonra olduğu-
Düzenlediği teminat mektubuna ilişkin bankanın borcunun, riskin gerçekleşmesinden sonra bankadan ödeme talebinde bulunulmasıyla muaccel hale geleceği, teminat mektubunun paraya çevrilmesi için ilk talep 28.03.2000 tarihli olsa da teminat mektubu üzerindeki tedbir kararı ilamın kesinleştiği 25.04.2006 tarihine karar devam edeceğinden ve paraya çevirme mümkün olmayacağından teminat mektubunu düzenleyen banka ve bankanın külli halefi olan şikayetçi banka yönünden bu tarihe kadar borcun muaccel hale gelmesinin söz konusu olmayacağı, sonuç olarak, kararın kesinleştiği ve tedbirin kalktığı 25.04.2006 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan alacaklının 13.01.2015 tarihinde paraya çevirmeyi talep ettiği, zaman aşımının dolmadığı anlaşıldığından, mahkemece şikayetin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
12. HD. 07.11.2023 T. E: 7847, K: 7241
Mükerrer takibin iptali talebinin (derdestlik iddiasının) icra mahkemesine (süresiz) şikayet yolu ile yapılabileceği (Yargıtay 12.HD'nde görüş değişikliği)-