Asıl borçlu ve/veya ipotekli taşınmaz malikine icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine noter aracılığıyla hesap kat ihtarının gönderilmesi gerektiği- Kat ihtarı tebliğ işlemi usulsüz ise süreli; hiç gönderilmemiş veya tebligat yapılmamış ise süresiz şikayete tabi olduğu yönündeki Y 12. HD. görüşünde değişiklige gidilerek, İİK 150/ı'da yapılması belirtilen tebligatın ilamlı takipte takip şartı kabul edilip, usulsüz yapılan tebligatın yok hükmünde olduğunun ve bu şikayetin süresiz olarak yapılabileceğinin kabul edildiği-
Derdestliğin HMK’da dava şartı olarak düzenlenmesi ve derdestliğin takip şartı olduğunun 20.01.2023 T. 2/1 sayılı İBK kararı ile benimsenmesi karşısında, Y 12. HD.'nce görüş değişikliğine gidilerek "-icra takibinin ilamlı ya da ilamsız olduğuna bakılmaksızın- mükerrer takibin iptali talebinin 'takip şartı' olarak değerlendirilmesi ve bu talebin icra mahkemesine (süresiz) şikayet yolu ile getirilebileceğinin" kabul edildiği- Takip talebinde ve Ör: 6 icra emrinde açıkça "... borçlu aleyhine başlatılan ... icra  dosyası, başkaca başlatılacak takip dosyaları ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla" açıklamasına yer verildiğinden, söz konusu takiplerdeki asıl borcun aynı kredi sözleşmesinden kaynaklandığının alacaklı tarafından belirtildiği ve aynı borç için birden fazla takip açıldığı, yani, ipotekli takibin diğer takiplere mükerrerlik oluşturduğunun kabulü ile ipotekli takibin iptaline karar verilmesi gerektiği- 
İcra Mahkemesine başvuru yaparak finansal kiralama konusu mal üzerinde icra müdürlüğünce uygulanan haczin kaldırılmasını isteyen 3. kişinin şikayet tarihi itibariyle finansal kiralama konusu malların kiracısı durumunda olduğunun belirlendiği, kiracı 3. kişinin, yargılama aşamasında mülkiyete de hak kazandığı değerlendirildiğinde ve bu durumda artık mülkiyeti kaybeden finansal kiralama şirketinin de istihkak davası açamayacağı düşünüldüğünde 3. kişinin şikayette hukuki yararı (korunmaya değer hakkı) bulunduğunun kabulü gerekeceği, dilekçede ileri sürülen vakanın haczi kabil olmadığı (haciz dışı tutulması gerektiği) halde finansal kiralama konusu malların haczedildiği iddiası olduğunun, talebin ise bu mallar üzerine konan haczin kaldırılması talebini içerdiğinin görüldüğü, bu hali ile başvurunun İcra Müdürlüğü tarafından yanlış uygulanan haciz işlemini şikayet olarak nitelendirilmesi ve uyuşmazlığın İİK 16. madde ve devamında düzenlenen şikayet koşullarına göre çözümlenmesi gerekeceği, mahkemece, dava konusu mahcuzun bulunduğu mahalde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, Finansal Kiralama Sözleşmesine konu makine ile mahcuzun aynı olup olmadığı (seri no, model yılı vd karşılaştırma yapılmak sureti ile) kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için ek rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken istihkak davası nitelemesi ile dava tarihinde başvuranın malik olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte, icra emri ve takip talebinde toplam alacak miktarının farklı olduğunun dolayısıyla icra emri ve takip talebinin birbiriyle uyumlu olmadığının görüldüğü, bu durumda, ödeme emrinin takip talebine aykırı olarak düzenlenmesi söz konusu olup, borçlu yönünden geçerli bir ödeme emrinin varlığından söz edilemeyeceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince borçlu yönünden ödeme emrinin iptali gerekirken takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
................. İcra Müdürlüğünün ............. muhabere numaralı evrakı ile .............. İcra Müdürlüğünün 2021/10736 E. dosyasına gönderilen 20/10/2021 havale tarihli itiraz dilekçesi içeriğinde; borçlunun borca itirazı ile birlikte aynı konuda derdest takip bulunduğundan da bahsedildiği, aynı dosyaya sunulan 11/10/2021 tarihli itiraz dilekçesinden farklı içerikte olduğu görülmüş olup, bu hali ile 20/10/2021 tarihli itirazın ........... İcra Müdürlüğünün 2021/9799 E. sayılı takibe yönelik olduğunun anlaşıldığı, o halde, mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Takip alacaklısı hakkında "resmi belgede sahtecilik suçu" ndan dolayı verilen mahkumiyet kararı kesinleşmiş olması nedeniyle, TBK'nun 74. maddesi uyarınca "kesinleşmiş mahkumiyet kararları hukuk hakimlerini bağlayacağı"ndan, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının kabulüne ilişkin karar kesinleşmese dahi, borçlunun "hacizlerin kaldırılmasını ve yediemindeki malların kendisine verilmesini" talep edebileceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun şikayet tarihi itibariyle tapuda borçlu adına kayıtlı olmayan taşınmazlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını isteme hakkının bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin kısmen kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Karar başlığında davalı olarak gösterilen ve şikayetçinin ihbarda bulunduğu 3. kişi şirketin Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında da doğru bir şekilde tespit edilip, açıklandığı üzere şikayete konu uyuşmazlıkta ihbar olunan ve müdahil sıfatı olmayacağından 3. kişinin taraf sıfatının olmadığı, aleyhine de hüküm kurulmadığı, bu nedenle de kararı temyiz hakkının olmadığı-
Dairemizin usul ekonomisine de uygun olan uygulamalarına göre; borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi halinde, borçlunun takipten haricen haberdar olup yedi gün içinde itirazını icra dairesine bildirdiğinin ve alacaklının da anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut olduğunun anlaşılması halinde ödeme emri tebliğ edilemese bile borçlunun itirazının geçerli olacağı, o halde, borçlunun takibe itirazı geçerli olmakla takibin durdurulduğu da dikkate alınarak Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece denetlenmesi gereken husus, icra müdürlüğünün şikayete konu 18.5.2022 tarihli kararı olup, Uyuşmazlık Mahkemesi kararında da işaret edildiği üzere, KDV’nin vergi dairesince tahsil edilmiş olması halinde satış memurluğunun vergi sorumlusu sıfatının sona ereceği ve verginin iadesinin muhatabının vergi dairesi olacağı tabi ise de, şikayet tarihinden önce KDV ödenmediği ve buna bağlı olarak iadesi yönünde de bir talep bulunmadığı anlaşılmakla, istem, KDV’den muaf olarak taşınmazın tesciline ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yeri olan icra mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekeceği-