Garantörlük ilişkisi nedeniyle alacağın tahsiline ilişkin davada, davalı acenta olan şirketin prim aktarma borcunu yerine getirmediği, davacının akdi fesihte haklı olduğu, davalı şirket yönünden dava tarihinde acentalık sözleşmesinden kaynaklanan prim borcunun 171.604,70 TL olduğu, davalı gerçek kişilerin ise acentalık sözleşmesinin garantörü oldukları, bu sözleşmenin gerçek kişi davalılar yönünden bağımsız bir borç taahhüdünü içermediği, ancak borcun garanti sözleşmesinin akdedildiği anda belirli veya belirlenebilir nitelikte olması gerekir iken sözleşmede böyle bir belirli borcun akit kurulduğu anda mevcut olmadığı, sözleşmenin kurulduğu anda gerçek kişilerin garantörlüklerin geçersiz olduğu gerekçesiyle, davalılar Y. ve Y. yönünden açılan davanın reddi ile davalı şirket yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
21.07.2006 tarihli taahhütnamede "kefil" ibaresine yer verilmiş ise de 818 sayılı BK'nın 484. maddesi uyarınca kefaletin geçerliliği, kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede yer almasına bağlı olduğundan, anılan taahhütnamede sorumluluğun sınırlandırılmamış olması ve davalıların konumu dikkate alındığında, davalıların yüklenici şirketin fiilini taahhüt eden durumunda olduğu, takip ve dava tarihinde yürürlülükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 110. maddesine göre sorumlulukları bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
11. HD. 30.09.2013 T. E: 12620, K: 17083-
Kredi sözleşmesini garanti veren sıfatıyla imzalayan davalının sözleşmede hiçbir menfaati olmayıp, ticari gaye gütmeyip sadece dostane ilişkiler nedeniyle tüketime yönelik teminat amaçlı ve kefalete yönelik olduğu, bu amacın garantörlük olarak değerlendirilemeyeceği- Sözleşmede, limit belirlenmediğinden davalının sorumluluğunun bulunmadığı-
Somut olay bakımından değerlendirme yapıldığında, davalı ... ile davacı arasında akdedilen ve 'Garanti Sözleşmesi' adını taşıyan sonraki sözleşmenin, asıl borçlu ile davacı arasında düzenlenen acentelik sözleşmesinin eki olarak olarak hazırlandığının ve bu sözleşmeyle bir bütün olduğunun kabul edildiği, ayrıca, diğer davalı acentenin acentelik sözleşmesi uyarınca mükellef olduğu her türlü borç ve yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle davacı ... şirketinin doğmuş/doğacak tüm alacaklar ile bunların bilcümle fer'ilerinden sorumluluğu öngördüğü, öte yandan, davalı asıl borçlu acente ile diğer davalı ...'ın kardeş olduğu da dosya kapsamıyla sabit olup, garanti vermesinde şahsi bir menfaatinin de bulunmadığı, bu durum karşısında, davalı ... ile davacı arasında düzenlenen 28.09.2007 tarihli sözleşme her ne kadar 'Garanti Sözleşmesi' olarak adlandırılmış ise de anılan davalının gerçek iradesi, özel bir menfaatinin olmaması ve acentelik sözleşmesinin fer'isi olarak düzenlenmesi karşısında kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğundan ve sorumluluk limiti de 250 YTL olarak belirlendiğinden bu duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın kaldırılması istemi-
Davacıya teslimi gereken iki adet dairenin inşaatının yüklenici davalı tarafından yapılmadığı, verilen 20.05.2009 – 20.05.2010 tarihleri arası ek sürede de yapılmadığı, davacının toplam 10.200,00 TL kira kaybı alacağı olduğu, davacının da BK'nın 110. maddesince kefil olarak sorumlu olduğu-
Davalıların kredi kartı üyelik ve kredi sözleşmesinde hiçbir menfaatleri olmadığı, ticari gaye gütmedikleri, sadece dostane ilişkilerle kredi kartına yönelik teminatta bulundukları, iradelerinin kefalet kapsamında olduğu, sorumluluğun garantörlük olarak değerlendirilmesinin kanunun amaç ve ruhuna aykırı bulunduğu, davalıların henüz haklarında icra takibi başlamadan önce kefalet limitleri olan 80,00TL'yi ödedikleri göz önüne alındığında aradaki ilişkinin kefalet ilişkisi olup davanın reddi gerekeceği-
"Garantörlük belgesinin sonradan doldurulduğu" davalı tarafça iddia edilmişse de, imzanın inkar edilmediği, açığa imza savunmasının samimi bulunmadığı, davacı defterlerinin usule uygun tutulduğu anlaşıldığından, davacının alacağının dava tarihinden itibaren başlamak üzere işleyecek değişken oranda avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacıya verilmesinin isabetli olduğu-
Kredi Kartı Sözleşmesi'nin garanti eden sıfatıyla imzalayan davalının sorumluluğunun garantörlük olarak değil, kefalet şeklinde kabul edilmesi gerektiği- Sözleşmede kefalet limiti bulunmadığından bu nedenle davalının borçtan sorumlu tutulamayacağı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor