Husumetten reddedilen davada, "davalının ilk yüklenici tarafından yapılan şartlı feshi kabul ettiği ve davacı tarafından yapılan imalâtın bedelini ikinci yüklenici aracılığıyla davacıya ödemeyi taahhüt ettiği anlaşıldığından ve dava dışı üçüncü yüklenici ile yapılan sözleşmede de benzer şekilde bir düzenleme ve taahhüde yer verildiği görüldüğünden TBK. mad. 128' deki sorumluluk koşullarının gerçekleştiği ve davanın esasının incelenmesi gerektiği" yönündeki bozma kararının isabetli olduğu-
11. HD. 11.04.2016 T. E: 3458, K: 3930-
Taraflar arasında düzenlenen 30.11.2005 tarihli protokol gereğince ödenmeyen vergi borcunun, davacılar tarafından ödenmesi üzerine 11.259,67 TL 'nin davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Kurum alacaklarında tahsil zamanaşımının borcun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre belirleneceği- 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu dava konusu döneme ilişkin prim vs. alacakları için tahsil zamanaşımı süresinin 5 yıl olup zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşı olduğu- Ödeme emrinin tebliği veya Kanunda sayılan diğer nedenlerle tahsil zamanaşımı kesildikten sonra takip eden yılbaşından itibaren yeniden işlemeye başlayacağı- Yeniden işlemeye başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş ise davacıların bu borçlardan sorumlu olmadığının kabulü gerektiği-
Dava konusu sözleşmede davalı diğer davalı kiracının 'sözleşmeden doğan borçlarını üstlendiğinden' garanti beyanı asli unsur olmaktan çıkmış olup, feri nitelik yani kefalet amacına yöneldiği, sözleşmede davalının bağımsız bir borcu değil, diğer davalı kiracının sorumluluğunu yüklenmiş olmakla, ikinci ana kıstas bakımından da bir garanti sözleşmesinin varlığından söz edilemeyeceği, diğer bir ana kıstas olan, teminat veren kimsenin bu sözleşmeyi imzalamakta menfaati olduğu belirlenemediği gibi, bu hususun davacı tarafından da ileri sürülüp kanıtlanamadığı, kişiye yönelik teminat verme amacı gerek sözleşme, gerekse garanti beyanından açıkça anlaşıldığı, verilen teminatın, diğer davalı kiracının borçlarını karşılamaya yönelik olup, bağımsız ve objektif bir amaca yönelik bir teminat verilmediği, bu sebeplerle, tüm ana kıstasların uygulanması sonucu, davalının dava konusu sözleşmedeki taahhütlerinin garanti sözleşmesi amacı ile değil, kefalet amacı ile verildiğinin anlaşıldığı-
Sözleşmeye dayalı olarak bakiye alacağın tahsili istemi-
Bankacılık sözleşmesini garantör sıfatıyla imzalayan davalının sorumluluğunun garantörlük olarak değil, kefalet şeklinde kabul edilmesi gerektiği- Kefalette gerekli ve sorumlu olunan tutarın sözleşmede gösterilmemesi nedeni ile şahsi sorumluluğunun doğmayacağı-
11. HD. 17.10.2014 T. E: 2013/11912, K: 15879-
Yazılı bir belgenin veya yazılı bir delil başlangıcının bulunmadığı durumda, iddia sahibinin son başvuracağı çarenin karşı tarafa yemin teklif etmek olduğu-
Garantörlük ilişkisi nedeniyle alacağın tahsiline ilişkin davada, davalı acenta olan şirketin prim aktarma borcunu yerine getirmediği, davacının akdi fesihte haklı olduğu, davalı şirket yönünden dava tarihinde acentalık sözleşmesinden kaynaklanan prim borcunun 171.604,70 TL olduğu, davalı gerçek kişilerin ise acentalık sözleşmesinin garantörü oldukları, bu sözleşmenin gerçek kişi davalılar yönünden bağımsız bir borç taahhüdünü içermediği, ancak borcun garanti sözleşmesinin akdedildiği anda belirli veya belirlenebilir nitelikte olması gerekir iken sözleşmede böyle bir belirli borcun akit kurulduğu anda mevcut olmadığı, sözleşmenin kurulduğu anda gerçek kişilerin garantörlüklerin geçersiz olduğu gerekçesiyle, davalılar Y. ve Y. yönünden açılan davanın reddi ile davalı şirket yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor