Her ne kadar mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, sözleşmenin vasfının belirlenmesinde tarafların nitelendirmelerine bağlı kalınamayacaksa da sözleşmenin 4.4. maddesindeki ifadeler bütün olarak değerlendirildiğinde davalının sözleşme ile yükümlendiği edimin dava dışı acentenin ediminden ayrı, bağımsız bir borç mahiyeti taşıdığının anlaşıldığı, bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin, tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 110. (6098 sayılı TBK 128.) maddesi kapsamında başkasının fiilini taahhüt olarak nitelendirilmesi gerekirken davalının taahhüdünün alt satış acenteliği sözleşmesine doğrudan bağlı olduğu ve bağımsız bir niteliğinin bulunmadığından bahisle kefalet sözleşmesi olarak niteleyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin yerinde olmadığı
Husumetten reddedilen davada, "davalının ilk yüklenici tarafından yapılan şartlı feshi kabul ettiği ve davacı tarafından yapılan imalâtın bedelini ikinci yüklenici aracılığıyla davacıya ödemeyi taahhüt ettiği anlaşıldığından ve dava dışı üçüncü yüklenici ile yapılan sözleşmede de benzer şekilde bir düzenleme ve taahhüde yer verildiği görüldüğünden TBK. mad. 128' deki sorumluluk koşullarının gerçekleştiği ve davanın esasının incelenmesi gerektiği" yönündeki bozma kararının isabetli olduğu-
11. HD. 11.04.2016 T. E: 3458, K: 3930-
Taraflar arasında düzenlenen 30.11.2005 tarihli protokol gereğince ödenmeyen vergi borcunun, davacılar tarafından ödenmesi üzerine 11.259,67 TL 'nin davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Kurum alacaklarında tahsil zamanaşımının borcun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre belirleneceği- 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu dava konusu döneme ilişkin prim vs. alacakları için tahsil zamanaşımı süresinin 5 yıl olup zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşı olduğu- Ödeme emrinin tebliği veya Kanunda sayılan diğer nedenlerle tahsil zamanaşımı kesildikten sonra takip eden yılbaşından itibaren yeniden işlemeye başlayacağı- Yeniden işlemeye başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş ise davacıların bu borçlardan sorumlu olmadığının kabulü gerektiği-
Dava konusu sözleşmede davalı diğer davalı kiracının 'sözleşmeden doğan borçlarını üstlendiğinden' garanti beyanı asli unsur olmaktan çıkmış olup, feri nitelik yani kefalet amacına yöneldiği, sözleşmede davalının bağımsız bir borcu değil, diğer davalı kiracının sorumluluğunu yüklenmiş olmakla, ikinci ana kıstas bakımından da bir garanti sözleşmesinin varlığından söz edilemeyeceği, diğer bir ana kıstas olan, teminat veren kimsenin bu sözleşmeyi imzalamakta menfaati olduğu belirlenemediği gibi, bu hususun davacı tarafından da ileri sürülüp kanıtlanamadığı, kişiye yönelik teminat verme amacı gerek sözleşme, gerekse garanti beyanından açıkça anlaşıldığı, verilen teminatın, diğer davalı kiracının borçlarını karşılamaya yönelik olup, bağımsız ve objektif bir amaca yönelik bir teminat verilmediği, bu sebeplerle, tüm ana kıstasların uygulanması sonucu, davalının dava konusu sözleşmedeki taahhütlerinin garanti sözleşmesi amacı ile değil, kefalet amacı ile verildiğinin anlaşıldığı-
Sözleşmeye dayalı olarak bakiye alacağın tahsili istemi-
Bankacılık sözleşmesini garantör sıfatıyla imzalayan davalının sorumluluğunun garantörlük olarak değil, kefalet şeklinde kabul edilmesi gerektiği- Kefalette gerekli ve sorumlu olunan tutarın sözleşmede gösterilmemesi nedeni ile şahsi sorumluluğunun doğmayacağı-
11. HD. 17.10.2014 T. E: 2013/11912, K: 15879-
Yazılı bir belgenin veya yazılı bir delil başlangıcının bulunmadığı durumda, iddia sahibinin son başvuracağı çarenin karşı tarafa yemin teklif etmek olduğu-