Her ne kadar mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, sözleşmenin vasfının belirlenmesinde tarafların nitelendirmelerine bağlı kalınamayacaksa da sözleşmenin 4.4. maddesindeki ifadeler bütün olarak değerlendirildiğinde davalının sözleşme ile yükümlendiği edimin dava dışı acentenin ediminden ayrı, bağımsız bir borç mahiyeti taşıdığının anlaşıldığı, bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin, tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 110. (6098 sayılı TBK 128.) maddesi kapsamında başkasının fiilini taahhüt olarak nitelendirilmesi gerekirken davalının taahhüdünün alt satış acenteliği sözleşmesine doğrudan bağlı olduğu ve bağımsız bir niteliğinin bulunmadığından bahisle kefalet sözleşmesi olarak niteleyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin yerinde olmadığı

Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/10/2015 tarih ve 2014/715-2015/790 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmak ...