Ölü olduğu anlaşılan anneannenin ve bu bağlamda davacıların annesinin ve dayılarının anne adının değiştirilmesine ilişkin davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddedilmesi gerektiği-
Adın değişikliği davasının vekil aracılığı ile açılabilmesi için vekile verilen vekaletnamede özel yetki olması gerektiği-
Ölü olduğu da anlaşılan babanın adının değiştirilmesine ilişkin davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddedilmesi gerektiği-
Kişiyi mutlu edecek ve onun benimsediği yeni adın, haklı neden bulunması halinde nüfusta kayıtlı bulunan adı ile her zaman değiştirilebileceği-
Soyadı Nizamnamesi’nin 6. ve 16. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, erkek bir şahsın soyadının yanına bir başka soyadı eklenemeyeceği göz önünde bulundurularak, davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmüne göre haklı nedenin varlığı halinde, soyadın değiştirilmesi mümkün olup Yargıtay uygulamalarında, kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği-
Murisin yaşamı boyunca tüm resmi işlemleri “Y. K.” adıyla yaptığı ve bu adla tanınıp bilindiği dosya kapsamı ile sabit olduğundan davacının babasının “Y.” olan adının “Y. K.” olarak düzeltilmesine ve dolayısıyla ölüm olayı nedeniyle kapalı olan nüfus kaydındaki bilginin değiştirilmesine yönelik mahkeme hükmü kurulmasına yasal olanak bulunmamakla birlikte davacının hukuki yararı gözetildiğinde, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereği “Y.” ile “Y. K.”ın açık kimlik bilgileri yazılarak bunların aynı kişi olduğuna dair tespit hükmü kurulmasına da, yasal bir engel bulunmadığı-
Doğum tutanağı düzenlenip kişinin adı nüfusa işlendikten sonra haklı bir sebebin varlığı ile bu ismin değiştirilebileceği-
İsim değişikliği davası açılabilmesi için avukatın vekaletnamesinde özel yetki olmasının gerekeceği, bu konudaki eksikliğin sonradan verilen icazet ile giderilebileceği, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerekeceği-