Alacaklının borçlu aleyhine icra takibine başlaması ve dava açmasının işleyen zamanaşımını kesen bir neden olduğu- Borçlar Kanunu 136. maddesi hükmü gereğince zamanaşımının bir dava ile kesilmesi durumunda dava devam ettiği müddetçe iki tarafın muhakemeye ilişkin her işleminden sonra ve hakimin her hükmünden sonra yeniden işlemeye başlayacağı-
Ölü kişi hakkında hüküm kurulamayacağı- Uyuşmazlık konusu olayda uygulanması gereken, 818 s. BK. mad. 135/2 ile 11.4.1940 T. 15/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ilam zamanaşımına uğramış olduğundan, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiği-
Hükmün, verildiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrayacağı, bu sürede zamanaşımını kesen sebeplerin varlığı da kanıtlanamadığından mahkeme kararının zamanaşımına uğramış olduğu- İlam zamanaşımına uğramış olsa bile temyiz edilip Yargıtay tarafından bozulmadıkça mahkemenin davayı tekrar ele alıp zamanaşımı nedeniyle reddedemeyeceği-
Borçlu, aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde, geçmiş dönem için talep edilen nafaka alacaklarının zamanaşımına uğradığı iddiasıyla icranın geri bırakılmasını talep etmiş ise, işleyen nafaka alacakları için zamanaşımının on yıl olacağı-
Hüküm tarihi ile ilamın taraflarına tebliği arasında on yıl veya daha fazla zaman geçtiği iddia edilmiş ve Yargıtay temyiz incelemesi sırasında bu hususu tespit etmiş ise, ileri sürülmüş olması koşuluyla Yargıtayın, hükmün esasını inceleyemeyeceği ve esasla ilgili bir bozma tesis edemeyeceği, böyle bir durumda, diğer taraf zamanaşımını kesen veya durduran bir sebep ileri sürmüş ise bunların mahalli mahkemece araştırılması için kararı bozacağı- Ancak, bu ilkenin icrası gereken ilamlar için geçerli olduğu- Kesinleşen bir boşanma hükmünün icraya konulmasına gerek oladığı, çünkü boşanma hükmünün, inşai nitelikte olduğu ve inşai hükümlerde hukuki durumdaki değişikliğin, hükmün kesinleşmesiyle meydana geleceği, eşlerin, boşanma kararı kesinleştiğinde boşanmış olacağı, bunun için kararın nüfusa tescil edilmiş olmasının gerekli olmadığı- Mahkeme, "davalının talebini 'ilamın zamanaşımına uğradığı' gerekçesiyle reddetmekle, hüküm tarihinden itibaren on yıl geçtiğini, bu süre içinde ilamın tebliğe çıkarılmadığını" ifade etmiş olmaktaysa da, esas defterindeki bilgi notunda ilamın taraflara tebliğ edildiği ve kesinleştiği, nüfusa da yazıldığı belirtildiğinden, esas defterindeki bilgiler ışığında, boşanma ilamının nüfusa gönderilip gönderilmediği ilgili nüfus müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli, gönderilmiş ve buna ilişkin yazı nüfus müdürlüğüne ulaşmış ise, kişilerin medeni durumundaki değişikliğe ilişkin bu ilamın, hangi sebeple nüfusa tescil edilmediğinin açıklattırılması, ilam kesinleşmiş ise, kesinleştiği tarihin tespiti ile yetinilmesi, kesinleşmemiş ise, ilamın taraflara tebliğ edilmediği kabul edilip, davalının talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Hüküm ile tebliğ günü arasında on yıl geçmiş ise, Yargıtayın kararı esasa girmeden, sadece bu sebepten bozacağı-
E. yazılı senetlere dayalı icra takiplerinde icra dairesine gelen borçlunun yazılı ve imzalı ikrarı ile zaman aşımının kesildiği, bu tarihten itibaren işlemeye başlayacak zaman aşımı süresinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre üç yıl olduğu, bu durumda yalnızca adi muamelelerde uygulama yeri olan 818 sayılı Borçlar Yasasının 135.maddesinin 2.fıkrasının uygulanamayacağı-
İcra takibinde dosyanın işlemden kaldırılması halinde takip derdest kalmaya devam edeceğinden, takibin yapıldığı tarihte işlemekte olan zamanaşımı süresinin kesilmiş olduğu- Zamanaşımının alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden alacağın dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade ettiği- Borcun zamanaşımına uğramasıyla borcun (alacağın) sona ermeyeceği, sadece alacaklının alacağını dava yoluyla elde etme olanağının ortadan kaldıracağı, zamanaşımına uğramış bir borcun ifa edilebilen fakat dava edilemeyen eksik bir borç haline geleceği- TBK. 146'da (BK. 125'de) öngörülen zamanaşımı süresinin genel bir süre olup aksine bir hüküm bulunmadığı hallerde bütün alacaklar için geçerli olduğu- TBK. 149'a göre sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımının, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı- Zamanaşımının durması halinde, o ana kadar işlemiş olan zamanaşımı süresinin işlediği noktada duracağı, buna yol açan sebebin ortadan kalktığı andan itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği- Zamanaşımının kesilmesi halinde ise borçlunun veya alacaklının ya da hakimin belli fiilleri sonucu olarak işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yanması ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı- Zamanaşımını durduran ya da kesen sebeplerin TBK.'da sayılarak belirtilmiş olduğu- Alacaklının borçlu hakkında dava açması veya icra takibinde bulunması ile zamanaşımının kesileceği, zamanaşımı kesilince kesilmeden itibaren yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağı-
B.K 135/2. maddesi hükmüne göre, alacak, bir hüküm ile sabit olmuşsa zaman aşımı süresinin 10 yıl olduğu-Eş hakkındaki nafaka alacaklarının muaccel olduğu tarihler ile takip tarihi arasında 10 yıllık zaman aşımı süresi geçtiğinden, İcra Mahkemesinin zaman aşımının gerçekleştiğine yönelik kararı ilama uygun olup kararın onanması gerekeceği-
Mahkemece, takip tarihinden geriye doğru on yıllık nafakanın istenebileceği gözetilerek takip talebi ve icra emrinde, nafakanın talep edildiği döneme ait tarihler de dikkate alınarak ve borçlunun ödeme iddiası da değerlendirilmek suretiyle inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-