Hüküm tarihi ile ilamın taraflarına tebliği arasında on yıl veya daha fazla zaman geçtiği iddia edilmiş ve Yargıtay temyiz incelemesi sırasında bu hususu tespit etmiş ise, ileri sürülmüş olması koşuluyla Yargıtayın, hükmün esasını inceleyemeyeceği ve esasla ilgili bir bozma tesis edemeyeceği, böyle bir durumda, diğer taraf zamanaşımını kesen veya durduran bir sebep ileri sürmüş ise bunların mahalli mahkemece araştırılması için kararı bozacağı- Ancak, bu ilkenin icrası gereken ilamlar için geçerli olduğu- Kesinleşen bir boşanma hükmünün icraya konulmasına gerek oladığı, çünkü boşanma hükmünün, inşai nitelikte olduğu ve inşai hükümlerde hukuki durumdaki değişikliğin, hükmün kesinleşmesiyle meydana geleceği, eşlerin, boşanma kararı kesinleştiğinde boşanmış olacağı, bunun için kararın nüfusa tescil edilmiş olmasının gerekli olmadığı- Mahkeme, "davalının talebini 'ilamın zamanaşımına uğradığı' gerekçesiyle reddetmekle, hüküm tarihinden itibaren on yıl geçtiğini, bu süre içinde ilamın tebliğe çıkarılmadığını" ifade etmiş olmaktaysa da, esas defterindeki bilgi notunda ilamın taraflara tebliğ edildiği ve kesinleştiği, nüfusa da yazıldığı belirtildiğinden, esas defterindeki bilgiler ışığında, boşanma ilamının nüfusa gönderilip gönderilmediği ilgili nüfus müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli, gönderilmiş ve buna ilişkin yazı nüfus müdürlüğüne ulaşmış ise, kişilerin medeni durumundaki değişikliğe ilişkin bu ilamın, hangi sebeple nüfusa tescil edilmediğinin açıklattırılması, ilam kesinleşmiş ise, kesinleştiği tarihin tespiti ile yetinilmesi, kesinleşmemiş ise, ilamın taraflara tebliğ edilmediği kabul edilip, davalının talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma davasının davalısı K.. G.. vekili, Ankara 16. Asliye ...