Hükmün verildiği tarih ile taraflara tebliğ tarihi arasında on yıldan fazla süre geçtiğinden mahkeme kararının zamanaşımına uğramış olduğu-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakta zamanaşımı süresi 10 yıl olduğu (818 s BK. mad. 125)- 31/10/2002 tarihinde borçluların doğrudan gelir destekleme bedellerinin haczinin talep edildiği, 04/02/2003 tarihinde taşınmazına ilişkin olarak kıymet takdiri yapıldığı, bu tarihlerden 09/12/2011 tarihli yenileme emrinin gönderilmesi ve haciz talebine kadar icra takibinin 10 yıldan fazla işlemsiz bırakılmadığı görüldüğünden takipte zamanaşımının gerçekleşmediği-
8. HD. 20.12.2017 T. E: 2015/16185, K: 17265-
Karar tarihi ile tebliğ tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman geçmesi nedeniyle, uyuşmazlık konusu olayda uygulanması gereken, 818 s. BK. mad. 135/2 ile 11.4.1940 T. 15/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ilam zamanaşımına uğramış olup kararın bu nedenle bozulması gerektiği-
İlam, hükmün verilmesi tarihinden itibaren 10 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra, borçluya tebliğ edilimesi halinde, borçlunun, süresi içinde temyiz yoluna başvurarak hükmün yalnız ilamın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle bozulmasını sağlayabileceği- Bu sürede zamanaşımını kesen sebeplerin varlığı da kanıtlanamadığından somut olayda "İlam" niteliği kazanan karar için 10 yıllık ilam zamanaşımı geçmiş olduğu, ilamın zamanaşımına uğradığı gözetilerek yeniden hüküm kurulması için kararın bozulması gerektiği-
Davanın tamamen ıslahında ıslah olunan davanın, ilk dava gününde açılmış sayılacağı- Bir davanın açılması halinde zamanaşımı kesileceği, ancak, kesilen zamanaşımının, kesilme tarihinden başlayarak yeniden işleyeceği, dava ile kesilmiş zamanaşımının, davanın devamı süresinde taraflardan birinin yargılamaya ilişkin her bir işleminden ve hâkimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden başlayacağı- Kısmi dava açılması halinde zamanaşımının yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesileceği- Satım sözleşmesinde zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak açılan davada talep edilmemiş faiz alacağın eldeki dava ile istendiği dikkate alındığında, bu davada ıslah tarihi itibari ile ıslahla talep edilen alacak yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu ve bu nedenle davalının usulüne uygun şekilde ileri sürdüğü zamanaşımı itirazının yerinde olduğu- Davacının açıkça ıslah kurumunu işlettiği dava HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığından, belirsiz alacağa lişkin HMK. hükümlerinin somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağı-
Davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine, mahkemece bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı ve kesen nedenler üzerinde durulup, bu konuda ibraz edilen deliller değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Hükmün, verildiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrayacağı- İlam zamanaşımına uğradıktan sonra tebliğe çıkarılır ise, hüküm aleyhine olan tarafın, temyiz yoluna başvurmak suretiyle, hükmün, yalnız ilamın zamanaşımına uğramış olması sebebiyle bozulmasını sağlayabileceği-
İlamın zamanaşımının on yıl olduğu; zamanaşımı kesilirse tekrar işleyeceği- İlamın verildiği tarihten itibaren on yıl içinde borçluya tebliğ edilirse tebliğ tarihinden itibaren zamanaşımının işleyeceği- İlam Yargıtay incelemesi sonunda kesinleşirse bu tarihten itibaren zamanaşımının işleyeceği-
İlam verildiği tarihten itibaren on yıl içinde borçluya tebliğ edilirse bu tebliğ tarihinden itibaren yeni bir on yıllık süre başlayacağı, borçlu bu hükmü temyiz eder ve hüküm Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleşirse on yıllık zamanaşımı süresinin hüküm kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı- Takibin dayanağı ilam davalı şirket vekilinin yokluğunda verilmiş ve ilamda kesinleşme şerhi bulunmamakta olup ilamın verildiği mahkemeden ilamın davalı vekiline tebliğ edilip edilmediği sorularak "ilamın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı" yönünden değerlendirme yapılması gerektiği-