Menfi tespit davasının amacı da, kesinleşen takip nedeniyle borcun hiç bulunmadığının ya da istenilen kadar borçlu bulunmadığının tespiti olduğu- Davacı borçlunun, hakkındaki icra takibine süresinde itiraz etmeyerek, takibin belirtilen miktar üzerinden kesinleşmesi, sadece takip hukuku yönünden geçerli olup, maddi hukuk açısından ise, davacının davalıya borçlu olduğunu göstermeyeceği- Takipte “müteselsilen tahsili” talep edilen alacakla ilgili olarak, davacı kendi hissesine düşecek olan takip miktarı üzerinden “borç tehdidi” altında olduğunu düşünerek eldeki davayı açmış ve dava değerini buna göre gösterip, peşin harcı da bu miktar üzerinden yatırmış olup davacının, takip miktarının geri kalan kısmını, borcu olarak benimseyip kabul ettiğine dair bir beyan ve iradesi bulunmadığından ve gerek dava dilekçesinden, gerekse daha sonra verilmiş olan ve talebe açıklık getiren tüm dilekçelerden, davacının iş bu davadaki amaç ve iradesinin, davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle kısmen değil, tümüyle borçlu olmadığının tespiti istemine yönelik olduğu anlaşıldığından, borçlu davacının, davalı-alacaklı konumunda olan vekiline bu davayı açmakta hukuki yararının mevcut olduğu, "hukuki yarar yokluğu" nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. ...
Aynı doğrultuda