Dava dilekçesinde her ne kadar 5403 sayılı Yasaya dayalı olarak önalım davası açılmış ise de, ortada sınırdaş arazi maliki tarafından açılan bir önalım davası olmadığı, davacının 1/2’sine sahip olduğu taşınmazda davalı üzerinde kaydedilen diğer 1/2 hisse için açılan bir davanın söz konusu olduğu- 5403 sayılı Yasada yapılan değişikliklerin, Medeni Kanun’da yer alan şufa hakkının ilgili hükümlerini tamamen kaldırmamış, sadece sınırdaş tarım arazisi maliklerine tarımsal bütünlüğü korumak şartıyla şuf’a hakkı tanıyarak özel bir düzenleme getirmiş olduğu- Mahkemece 5403 sayılı kanuna 6537 sayılı Kanunun 5. maddesi ile getirilen düzenleme ile fiili taksim söz konusu olsa dahi bunun hakkın kötüye kullanılması teşkil etmeyeceğinden bahisle davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuşsa da, hissedar tarafından açılan kanuni şuf’a hakkına dayalı tapu iptali ve tescili davası söz konusu olup, keşif sonucu hazırlanan raporda dava konusu parselin tapuda her ne kadar tarla gözükse de aslında zemininde elma ağaçları olduğu, davaya konu 1/2 oranındaki hissenin ekonomik bütünlük ihtiva etmediğinden ifraz edilmemek şartıyla hissedarlara ya da 3. şahıslara satış ve devir işlemlerinde sakınca olmadığı belirtildiğinden ve bilirkişi raporunda fiili taksim olgusu yeterince aydınlatılamamış olsa da davacı vekili dava dilekçesinde yazılı beyanlarında ve keşif sırasında alınan beyanlarında zeminden anlaşılmasa da davacının ablası ile taşınmazı taksim ederek kullandıklarını, taşınmazda fiili taksim olduğunu belirtmiş olduğundan, davacı vekilinin beyanları dikkate alındığında fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.07.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı v ...