Kredi ödemesine ilişkin dekontların davacının elinde bulunması hususu gözetilerek yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup olmadığı değerlendirilmesi, bu nitelikte sayılması durumunda dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, kredi borcunun geri ödeme takvimi dikkate alınarak tamamının davacı tarafından ödenip ödenmediği hususları üzerinde durulması, bu aşamada 6098 sayılı TBK. mad. 97 düzenlemesi de gözetilerek, varılacak sonuç çerçevesinde iddiaların sabit görülmesi halinde son kayıt maliki davalının iktisabının iyiniyetli olup olmadığı ve TMK. mad. 1023 hükmünün koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının araştırılması ve sonucuna göre asıl ve birleşen dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- İspat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı, iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği ve yazılı delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olacağı-

Asıl ve birleştirilen davalar, inançlı işlem ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu 22 parselde bulunan 6 nolu bağımsız bölümü kredi çekebilmek amacıyla devlet memuru olan davalı ... ...