Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin üçüncü fıkrasın , 06.02.2014 tarihli 6518 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra, tapu müdürlüğünün, talebi hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte artık hukuki yararı yoktur. Çünkü aynı sonucu tapu müdürlüğüne yapacağı başvuruyla elde etmesi imkan dahilindedir
Tasarrufun iptali davasına konusu mal borçlunun borcu nedeniyle davalı üçüncü kişinin elinden çıkmış ise üçüncü kişi yapılan satıştan elinde artı bir para kalır ise o miktar ile sorumlu olacağı- Somut olayda; borçlunun borcu nedeniyle yapılan satış sonucu üçüncü kişi konumundaki davalının mamelekinde kalan bir para olmadığı anlaşıldığından davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- Davanın konusuz kalması sebebiyle, davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretinin haksız olan tarafa yükletilmesi gerektiği-
Erkeğin tanık olarak bildirdiği tarafların ortak çocuklarının beyanları, evliliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, yer ve zaman unsuru içermeyen, sebep ve saiki açıklanmayan soyut izahlardan ibaret olup ispatlanamayan "eşine hakaret etme" vakıasının kadına kusur olarak yüklenilmesinin doğru olmadığı- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat az olup hakkaniyet ilkesi gereğince daha uygun miktara hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece yargılama giderlerinin tamamının davacılar üzerinde bırakıldığı ve davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilmiş olup, davacıların dava yoluna başvurmadaki haklılığı ya da davalıların dava açılmasına haksız olarak sebebiyet verip vermediğinin hiçbir şekilde kararda değerlendirilmediği, bu hal açıklanan yasa hükümlerine aykırılık taşıdığından, tarafların davadaki haklılık durumlarının değerlendirilerek sonucuna göre yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumluluğun tayini için kararın temyiz eden davacılar yararına bozulmasının gerektiği-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331. maddesinin birinci fıkrasında “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine takdir ve hükmeder.” şeklinde düzenlendiği- Anılan yasa maddesi doğrultusunda, davanın açıldığı tarihte haksız olduğu tespit edilen tarafın yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olacağı- Ayrıca eldeki davanın, fiili kullanım şerhinin düzeltilmesine yönelik olup, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmadığından hüküm altına alınması gerekli harcın ve vekalet ücretinin maktu olması ve Hazine'nin bu davalarda yasal hasım konumunda olduğundan aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği-
Haciz tutanağı ile haczedilen ve muhafaza altına alınan menkuller üzerindeki hacizlerin İstanbul fekkine karar verildiği, bu sebeple malların davacı 3. kişi vekiline teslim edildiği tespit edildiğinden; istihkak davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nin 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdirine karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
İtirazın iptali davasında, davadaki haklılık durumunun takip tarihi itibari ile belirlenmesinin gerekeceği-
Somut olayda, takip konusu çekler 25.08.2012, 29.08.2012, 03.09.2012, 08.09.2012 tarihlerini ihtiva etmekte olup tasarruf 10.08.2012 tarihinde yapılmış ise de davacı vekilinin, çeklerin borçlu ile olan ticari ilişkiden kaynaklandığını belirterek, 2012 yılı 3. ayından itibaren devam eden mal alışverişine ilişkin faturalar sunduğu, ticari hayatta çek vadeli ödeme aracı olarak kullanıldığından, davacı ve borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, borcun doğum tarihinin belirlenmesi, bu ön koşulun varlığının tesbiti halinde davalı üçüncü ve dördüncü kişiler yönünden iptal koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
6099 sayılı yasanın amacı; Devletin Kadastroda kendisinin oluşturduğu tespit ve kayıtların yine kendisi tarafından iptali istendiğinde, kişiyi yargılama giderlerinden sorumlu tutmamaktadır; sonuç olarak hak düşürücü süreden davanın reddi halinde 6099 sayılı yasanın uygulanma olanağının bulunmadığı-
2. HD. 30.05.2018 T. E: 2016/19219, K: 6971-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.