Tacir olan taraflar arasında sözleşme bulunmadığından davacının davalıdan kur farkı talep edemeyeceği belirtilmişse de, taraflar arasındaki ilişkinin yabancı para ile gerçekleştirildiği fatura ve taraf defterlerinin içeriğinden anlaşıldığından, yazılı sözleşme yapılması geçerlilik koşulu olmadığından, davanın reddinin isabetsiz olduğu- Bir tacirin kendi defterleri aleyhine delil teşkil edeceğinden, davalı defterlerindeki kur farkına ilişkin alacak kaydı bulunduğu ve çekle yapılan ödemeler de gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Temerrüt nedeni ile tahliye ve alacak istemine ilişkin davanın sulh hukuk mahkemesinde;  ecr-i misil alacağına yönelik davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği- Görevin yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği-
Ödünç sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta, mahkemece, "davacının borç para verdiğinin ispat edilemediği" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davalının soruşturma ve kovuşturma sırasındaki beyanlarında "miktarı tartışma konusu olmayan parayı borsada işlem yapmak üzere aldığını, bir kısım parayı iade ettiğini, bir kısım para yönünden zarar edilerek iade edilemediği" savunması karşısında, taraflar arasında bir kar zarar ortaklığı olup olmadığı hususunun tartışılması gerektiği- 
696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark ücret alacaklarının bulunup bulunmadığı- İki ayrı iş sözleşmesinin asılları davalı kurumdan getirtilerek, iki sözleşme yapılmasının nedeni ve bu farklı iki sözleşmeyle ilgili diyecekleri taraflardan sorulmak suretiyle yapılacak araştırmanın sonucuna ve dosya kapsamına göre yeniden karar vermek gerektiği-
TBK. 19 uyarınca muvazaalı araç satışı nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik davada, davacıların talebi miras hukuku ilkelerine dayanmadığından ve "muris tarafından davacı asile halk otobüsü hissesi devredildiği hususunun" ispatına yönelik beyanlar dışında yazılı bir delil de dosyada mevcut olmadığından, diğer davacılar yönünden muvazaanın varlığı kabul edildiğine göre davacılardan ... yönünden muvazaanın varlığının kabul edilmesi gerekirken anılan davacı yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Belirsiz alacak davası olarak açılan davada, alacağın miktarı tam ve kesin olarak belirlendiğinde tahkikat sona ermeden hakim tarafından verilecek iki haftalık kesin süre içerisinde davacı alacağını belirleyerek bu miktar üzerinden talebini arttırabileceğinden, mahkemece davacılara, alacak miktarını belirlemek üzere HMK’nın 107/2. maddesi gereğince süre verilmesi gerektiği-
Davacı vekili tarafından tarihi açıklanan dilekçeyle dava tarihinden geçerli olarak yasal faiz istenilmiş ise de değer artış payı ve katılma alacağına ilişkin isteklerde karar tarihinden geçerli olarak faiz yürütülmesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Tarafların, uygulanacak faiz oranını belirlerken, 6098 sayılı TBK'nun 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorunda olduğu, davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK'nun 120/2. maddesine düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranının, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.