Sulh hukuk mahkemelerinde verilen hükümler için temyiz süresi direnme kararının tebliğ edildiği tarih itibariyle "8 gün" olup, mahkemece bu sürenin "iki hafta"olarak değiştirilmesinin mümkün olamayacağı-
HUMK zamanında açılan davada, dilekçelerin teati aşamasının geçip, tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece HMK.'nun 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği- Kapsamı da belirtilmeden gider avansı istenmesi yerinde olmadığı, mahkemenin davanın reddine dayanak aldığı, davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında "alınması gereken avansın ne miktarda ve hangi işlere ilişkin olduğu, hangi iş için ne miktar avans yatırılacağının açıkça belirtilmemesi ve belirtilen sürede ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının da açıklanmamasının hatalı olduğu- Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerektiği-
Uyuşmazlığa konu davanın 1086 sayılı HUMK zamanında açılmış bulunması, dilekçelerin teati aşamasının geçip, tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece HMK'nun 324 maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği, gider avansı yatırılmadığı için davanın usulden reddine karar verilemeyeceği-
Keşfe ilişkin gider avansının tamamının zamanında yatırılıp, yatırılmaması sonuca etkili olmayıp, verilen keşfin yöntemine uygun olarak verildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı, buna bağlı olarak verilen kesin sürenin de HUMK.nun 163.maddesi anlamında kesin süre niteliğini taşımadığı-
Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı icra takibine borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması halinde mahkemece ../../.. tarihli celsede giderin borçlu tarafından yatırılması yönünde ara karar kurulmuş ise ara kararın yerine getirilmesi için kesin süre verilmesi, ve giderin borçlu tarafından yatırılması gerekeceği-
Şikayetçi borçlu, İİK'nun 134. maddesine dayalı olarak ihalenin feshi isteminde bulunmuş olup; icra mahkemesince, tensip ara kararı ile şikayetçi vekiline, davanın borçlulara yöneltilmesi için 10 günlük kesin süre verilmiş ise de, kesin süreye riayet etmeme halinde borçlunun "bu hakkından sarfınazar etmiş sayılacağının ve şikayetin reddedileceğinin" açıkça ihtar edilmediğinden kesin süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçlar açıklanmadığından, HMK’nun 94. Maddesine uygun ve geçerli bir kesin mehilden söz edilemeyeceği-
Mahkeme ara kararında kesin sürede yapılacak işlemler ve tebligat giderleri açıkça belirtilmediği gibi, kesin sürenin verilmesi usulünün de HMK.'nun 94. maddesinde açıklanan ilkelere uygun olmadığı- Mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi kurulundan mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek ve raporlara itirazları da karşılayacak şekilde açıklamalı, gerekçeli ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; iki bilirkişi raporu arasındaki önemli çelişki giderilmeden ve davacı vekilinin raporlara itirazları da değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İmzaya itirazda, “senetteki imzanın borçluya ait olduğunu” ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olup, alacaklı yerine borçludan bilirkişi ücretini yatırmasını isteyip, “bilirkişi ücretini yatırmadığından bahisle” “itirazının reddi”nin usulsüz olacağı-
“Kesin önel”e ilişkin ara kararında -HUMK. mad. 163 uyarınca- yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için ne kadar ücret yatırılacağının belirlenmesi; özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması ayrıca önele uymamanın doğuracağı sonuçların da açıklanarak, tarafların uyarılması gerekeceği-
Davacıya şufa bedelini depo etmesi için süre verilmesi gerekeceği-