İstihkak davalarının İİK’nin 97. maddesi gereği genel hükümlere göre görüleceği ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi ile (1) sayılı tarifedeki nispi esas üzerinden harca tabi olduğu, hal böyle olunca, maktu başvuru harcı ve alacak tutarı ile haczedilen dava konusu mahcuzların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4'ü anılan Kanun'un 28. maddesi uyarınca peşin olarak ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağının bulunmadığı- Verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi gerekirken iş bu hususlara riayet edilmeden tesis edilen ara kararın hatalı olduğu-
İster kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesinin olanaklı olmadığı- HMK mad. 94 uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerektiği- Mahkemenin ara kararında "davanın reddedileceği" hususunu ihtar etmemesine karşın, ret kararı vermesinin isabetli olmadığı-
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilemeyeceği ancak kesin sürenin sonuçlarının tarafa açıklanmaması halinde verilen kesin sürenin usulüne uygun olmayacağı-
İster kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesinin olanaklı olmadığı ve HMK mad. 94 uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerektiği-
Davada verilen kesin sürenin amaca uygun olmadığı gibi davacı tarafça bizzat yerine getirilmesi mümkün olmayan işlemleri içerdiği, davacıların yurt dışında yaşadıkları da gözetildiğinde verilen 2 haftalık kesin sürede, emredilen işlemlerin yapılabilmesinin mümkün olmadığı- Davacıların istinabe giderlerini yatırarak ve istinabe işlemeleri ile tercüme işlemlerini yerine getirerek, aynı zamanda yurt dışında istinabe makamına bizzat başvurarak üzerilerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, ancak istinabe makamının gerekli işlemleri yapmadığı dosya kapsamından anlaşıldığı ve kesin süre içerisinde davacıların ortopedik muayenelerinin yapılması ve grafilerinin çekilmesi davacılar tarafından bizzat yerine getirilebilecek işlemlerden olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, ara kararda belirtilen eksikliklerin davacıların elinde olmayan nedenlerle tamamlanamadığı, bu sebeplerle davacıların kesin süreye aykırı davrandığı ve davayı sürüncemede bıraktığının söylenemeyeceği-
Mahkemece, nüfus aile kayıt tablosuna göre muhtemel mirasçıların davaya dahil edilmesi amacıyla gelecek celseye kadar süre verildiği, verilen sürenin kesin olduğuna dair bir ibare bulunmadığı, bir sonraki celsede isteme rağmen davacıya yeniden süre verilmeyerek davanın usulden reddinin hatalı olduğu- Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalar, diğer kayıt düzeltme davaları gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakimin, taleple bağlı kalmayarak kendiliğinden yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre ve diğer kayıtlarla çelişki meydana gelmemek kaydıyla karar vermesinin gerektiği-
Davacı üçüncü kişiye tebligat zarfı üzerine yazılarak gönderilen ihtaratın usulüne uygun olmadığı, ihtaratta kesin sürenin başlangıcının gösterilmediği, kesin süreye uyulmamasının sonucuna ilişkin olarak dosyanın işlemden kaldırılacağına yer verilmiş olmasına rağmen olayda uygulanma yeri bulunmayan HMK'nin 119/1-b ve 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinin görüldüğü, tüm bunlardan ayrı olarak davacının usulüne uygun olmayan ihtarata rağmen kesin süre içerisinde adres içerir dilekçe sunduğu anlaşılmakla bu hususların gözardı edilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemi- Ara kararında davanın reddedileceği hususunun ihtar edilmemesine karşın red kararı verilmesi isabetli olmadığı gibi, yapılması istenen işler için verilen süre HMK'un 90. maddesine uygun olmadığından, davacıyı bağlayıcı özelliği olmadığı- Mahkemece, kazayla ilgili dosyaya getirtilen hastane kayıtları ve ekleri Adli Tıp Kurumuna gönderilmek suretiyle konusunda uzman bilirkişilerden kaza tarihi gözetilerek geçici ve/veya sürekli işgöremezliğin bulunup bulunmadığına dair rapor alınması, muayene için davacının sevkinin istenilmesi halinde sevkedilmesi, davacı vekiline davacının muayeneye müracaatı için yeterli ve makul kesin süre verilerek, kesin süreye uyulmamasının sonuçları da açıkça ihtar edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini talebine ilişkin davada, davacı tarafa verilen süre için "kesin" ibaresi kullanılmış ise de, söz konusu ara kararlarda verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş, bu süre içinde masraf yatırılmaması halinde ne gibi sonuçlar doğacağı da usulünce açıklanıp ihtar edilmemiş ayrıca yatırılacak masrafın ne miktarda olduğu ve kalem kalem hangi işlemler için alınması gerektiği de ayrı ayrı gösterilmemiş olup HMK'nın 94. maddesindeki unsurların yerine getirildiğinden bahsedilemeyeceğinden verilen süre içinde öngörülen masrafın yatırılmadığından bahisle davanın açılamamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-