7. HD. 21.11.2024 T. E: 398, K: 5176
Dilekçenin ilk verildiği yerdeki havale tarihinin dava tarihi olarak esas alınması gerektiği- Aleniyet ilkesi uyarınca, mirasın reddi beyanının tespiti ile özel kütüğe tesciline karar verilmediği sürece mirasın reddine ilişkin beyanın aleniyet kazanamayacağı- Alacaklı için mirasın reddedildiğinin bilinebilme imkanı ancak tüzüğe bu hususların yazılması ile mümkün olduğu- Hak düşürücü sürenin, mirasın reddinin özel kütüğe kaydedilmesi tarihinden itibaren başlayacağı gözetilmeksizin, mirasın reddi davasının açıldığı tarih esas alınarak, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Mirasın gerçek reddinin tespiti istemli dava dilekçesinde davanın davacılara velayeten avukat tarafından açıldığı, dava dilekçesi ekindeki vekaletnamesinde davacılardan birinin kendi adına asaleten vekil seçtiği, davacılardan diğeri için ise velayeten vekil tayin etmediği, anılan vekaletnamenin sadece davacılardan biri tarafından verildiği, bu durumda velayeten vekil tayin edilmemiş davacının eldeki davada usulüne uygun temsil edildiğinin söylenemeyeceği, mahkemece, yaşı küçük davacı için vekaletname temin edilmeden mirasın gerçek reddinin tespitine dair karar verilmesi doğru görülmediği- Mirasın gerçek reddinin tespitinde mirasçı ile velayeti altındaki mirasçı arasında menfaat çatışması bulunduğu nazara alınarak, yaşı küçük davacı için yasal temsilci tayin edilerek davada temsil edilmesi gerekirken, bu hususun da dikkate alınmaması doğru olmadığı-
Mirasın gerçek reddinde, mirasçıların, mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin sözlü veya yazılı beyanı yeterli olup, talep edenler herhangi bir alacaklıya husumet yöneltmeden mirası kayıtsız şartsız hak düşürücü süre içinde reddebileckeleri- Terekenin borca batık olduğunu belirtmenin mirasın hükmen reddi istemi olarak anlaşılamayacağı-
Mirasın gerçek reddinde, mirasçıların, mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin sözlü veya yazılı beyanı bozucu yenilik doğurucu hak niteliğinde olup, sulh hakimi tarafından tutanakla tespit edilmekle hukuki sonuç doğuracağı-
Mirasın gerçek reddine ilişkin eldeki davada, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin dilekçe sulh hakimine ulaştıktan sonra, davacının ayrıca duruşmaya gelmesine ilişkin yasal bir zorunluluk bulunmadığı halde; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150. maddesi gereğince "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının temyiz dilekçesinde mirasın reddi iradesinden döndüğünü beyan ettiği anlaşıldığından, mahkemece ............. tarihinde ölen muris ...’nun davacıdan başka mirasçılarının da bulunduğu göz önünde bulundurularak, diğer mirasçıların, davacının mirasın gerçek reddi beyanından dönmesi konusunda muvafakatlerinin bulunup bulunmadığı tespit edilmesi; diğer mirasçıların tamamının davacının red beyanından feragatine muvafakat etmemeleri halinde ise bu kez dava açıldığı tarihte davacı vekilinin mirasın gerçek reddine ilişkin özel yetki içeren vekaletnamesinin olup olmadığının araştırılması gerekeceği, dava açıldığı tarihteki davacı vekiline ait mirasın gerçek reddine ilişkin özel yetki içeren vekaletnamesinin bulunmaması halinde, mirasın reddi beyanının bir hukuki sonuç doğurmayacağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Böyle bir davada sulh hakiminin görevinin, reddin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca red beyanını tespit ve tescil etmekten ibaret olduğu, bu nedenle, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin dilekçe sulh hakimine ulaştıktan sonra, davacının ayrıca duruşmaya gelmesine ilişkin yasal bir zorunluluk bulunmadığı halde; Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 150. maddesi gereğince "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı, .............. tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini belirtmişse de dosyada bulunan murise mirasçılık belgesine göre murisin, davacı ... haricinde “..., ..., ..., ..., ...” isminde beş mirasçısının daha bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece yapılması gereken işin; geri kalan mirasçıların davacının davadan feragati hakkında muvafakatlerinin bulunup bulunmadığını sormak ve sonucuna göre bir karar vermek olması gerekeceği-
Mirasın reddine karar verildiği durumlarda mirasçılar aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği-