Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesinin bile haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı- Tescil kararı hacizden sonra kesinleştiğinden ve bu kararda tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm de bulunmadığından, "haczin kaldırılması" isteminin ancak 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği- İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de, kendi aralarında kesin hüküm oluşturdukları- Kesin hüküm oluşturan bir mahkeme kararının varlığı halinde dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddedilmesi gerektiği- İcra Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, eldeki şikayet yönünden kesin hüküm oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Davalı tarafından davacı aleyhine yapılan icra takibinin itiraz üzerine durduğu ve itirazın iptali davası açıldığı anlaşıldığından, itirazın iptali davasında ileri sürülmesi mümkün hususun (alacağın temlikini içeren temliknamenin hükümsüzlüğünün tespiti) tespit davasına konu edilemeyeceği-
İİK 72/8 maddesi uyarınca menfi tespit davası icra takibinden önce açılmış ise dava davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılacağından, davalı cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğunda mahkemece yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği-
Konut sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemi- Sigortalı konutun malikiyle dairede kiracı olarak oturan davalı arasındaki temel hukuki ilişki kira ilişkisine dayandığından, sigortacı tarafından halefiyet yoluyla açılan (sigortalı dairede termosifon patlaması nedeniyle meydana gelen zararı sigortalı malike ödenmiş olan sigortacı tarafından açılan rücun tazminat davasının) davanın da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
İtirazın iptali davası-
İşyeri Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemi- Sigorta şirketinin davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklandığından, uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Mahkemenin, dava şartı olarak belirlediği harç ve gider avansına yönelik ara kararında gider avansı, harç gibi gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamak, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermek ve verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da açıkça yazmak zorunda olduğu-
Yurt dışında yaşayan davalı adına kayıtlı ticari takside şoförlük yapan davacının çalışmasının iş sözleşmesine mi yoksa kira sözleşmesine mi dayandığı, burada varılacak sonuca göre iş mahkemesinin görevli olup olmadığı- Davalının yurt dışında yaşıyor olması dikkate alındığında, davacının davalının gözetim ve denetimi altında olduğu, onun emir ve talimatları doğrultusunda ticari taksiyi işlettiği, çalışma saatleri ve çalışma düzeninin davalı tarafından belirlendiği, başka bir anlatımla taraflar arasında iş ilişkisi kurulduğunu gösterir şekilde bir bağımlılık ilişkisi bulunduğunun kabul edilemeyeceği- Aracın ruhsatının devredilmemiş olması ve aracın trafikte davalı adına kayıtlı olmasının taraflar arasındaki ilişkinin niteliğinin tespitinde belirleyici bir kriter olmadığı- Yoklama memuru ile "çalışan-vekil" olarak davacının ad ve soyadı ile imzasının bulunduğu yoklama fişinde, davalının satın aldığı ticari taksi ile ticari taksi faaliyetine başladığı, yanında bir kişinin (davacının) asgari ücretle çalıştığı yazılı ise de, bu belgeyi davacı kendisi imzaladığından, belgenin tek başına iş sözleşmesinin varlığı için yeterli olmadığı- Davacının 07.05.2009-22.11.2010 tarihleri arasında davalının babası üzerinden sigortalı gösterildiği hizmet cetvelinden anlaşılmakta ise de, davalı tanıklarından biri "kamyonette çalışırken kaza yapan davacının sağlık hizmetlerinden yararlanmak için kendisinin sigortalı gösterilmesini talep etmesi nedeni ile sigortalı gösterildiğini, ancak SGK primlerini davacının yatırdığını" belirtmiş olduğundan ve davalı tanıkları "her ay kararlaştırılan kira bedelinin davacı tarafından davalı tanığı olarak beyanı alınan davalının amcasının oğluna verildiğini" beyan ettiğinden,  davalıya her ay sabit bir miktarın ödendiği, geri kalan hasılatın davacıya ait olduğu böylesi bir ilişkide kâr ve zararın başka bir anlatımla ekonomik riskin davacı üzerinde olduğu- Taraflar arasında iş sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişki bulunmadığı-
Vekil ile takip edilen davalarda vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunması dava şartları arasında sayıldığı- Dava şartlarının, mahkemece re’sen her aşamada ve kendiliğinden inceleneceği- Davacılar vekiline HMK hükümleri uyarınca usulüne uygun vekaletname ibrazı için süre verilmesi, davacı şirketlerin sayısıda dikkat edilerek, konkordato onama ilam harçlarının , yargılama ve ilam gider harçlarının tutarları belirlenerek davacı şirketlere kesin süre içerisinde yatırılması için şekil şartlarına uygun mehil verilmesi, davacı şirket temsilcisi ve vekilinin beyanları doğrultusunda tasdik talebine itiraz ile yargılamanın çekişmeli hale geldiği gözetilerek talebin geri alınmasını kabul edip etmedikleri itiraz eden alacaklı müdafiilere sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kesin hükümden söz edilebilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği, daha önce kesinleşmiş olan dava dosyasındaki hüküm fıkrası ile somut dosyadaki talep sonucu aynı olmadığı gibi dava sebepleri de farklı olduğundan, somut dava yönünden ilk davanın kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemeyeceği, daha önce açılan davada yapılan muvazaa değerlendirmesi de dikkate alınarak işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre davacının talepleri hakkında bir karar verilmesi gerektiği-