Dava tarihinde ergin olan davacı ...’in velisi sıfatıyla anne ve babasının adına dava açmaları mümkün olmadığından ve dosyanın imha edilmesi nedeniyle davacıya gerekçeli kararın tebliğ edilip edilmediği denetlenemediğinden mirasın hükmen reddine ilişkin ............... tarihli kararın hükmü temyiz eden davacı yönünden kesinleştiğinden bahsedilemeyeceği, bu nedenle, davacı ...’in temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin .......... tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilmesigerekeceği- Hükmü temyiz eden davacı ...’in dava tarihinde ergin olması nedeniyle, velisi sıfatıyla anne ve babasının adına dava açması mümkün olmadığı halde Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek ve bu hususunun aynı Kanun'un 114. maddesinde dava şartı olduğu gözetilmeksizin adı geçen davacı yönünden de mirasın reddinin tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı-
% 5 puanlık teşvik indiriminden yararlanma davasının, 5510 sayılı Kanun’un 81. maddesi gereğince iş mahkemesinde görülmesi gerektiği- Ancak taraf sıfatının dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olması sebebiyle, Yargıtay bozma kararına uyulmakla bozma kararı lehine olan davalı Kurum yararına, taraf sıfatı yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğundan, Kuruma husumet yöneltilemeyeceği- Görev yönünden ise Özel Dairece yapılan temyiz incelemesinde görev konusu da değerlendirildiğinden  göreve ilişkin olarak da usuli kazanılmış hakkın oluşacağı-
Bir davanın esas yönden başarı ile sonuçlanabilmesi için; davada taraf durumunu alanların gerçekten davacı ve davalı sıfatını taşımalarının gerektiği ve bir kimsenin muayyen bir davada kendisine izafe edilen davacı ve davalı sıfatını haiz bulunup bulunmadığı konusu bir usul hukuku meselesi olmayıp; maddi hukuka göre tayin edilen ve dava konusu hakkın özüne ilişkin bir mesele olduğundan, sıfatın bulunmaması halinde davanın mahkemece esasına geçilmesi gerektiği- 442 sayılı Köy Kanunu'nun 10. maddesi gereğince; muhtar köyün başı ve Kanuna göre; köy işlerinde söz söylemek, emir vermek ve emrini yaptırmak muhtarın hakkı olmakla beraber, muhtar tüm bu işlemleri köy adına yapacağından şahsi kusuru dışındaki iş ve işlemlerden kaynaklanan davalar dışındaki davanın tüzel kişiliği bulunan köye yöneltilmesinin gerektiğinden; köy tüzel kişiliğine değil doğrudan köy muhtarına yöneltilen davanın husumet noktasından reddi yerine esasının incelenerek hüküm kurulması doğru olmadığı-
Köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına ait olduğu, köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki köy derneğinin seçeceği temsilcinin de bu yetkiyi kullanabileceği- Davaya konu taşınmaz Büyükşehir sınırları içerisinde olması sebebiyle, mahkemece davaya hem ilçe belediyesi hem de büyükşehir belediyesinin dahil edilerek görülmesi gerektiği-
TMK 713 uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili-
Alacaklı şirketin ticaret siciline terkiniyle tüzel kişiliği sona ermiş olmasına karşın; vekil, karar tarihine kadar vekillik görevini sürdürmüş olup halen şirketin ihya olunmadığı anlaşıldığından, TBK. mad. gereğince, öncelikle borçluya, alacaklı şirketin yeniden “ihyası” için görevli ve yetkili mahkemede dava açabilmesi için yeterli ve kesin süre verilmesi; borçlunun “ihya davasını” açmaması ya da açmak istememesinin saptanması durumunda ise; HMK. mad. 54 ve 55 uyarınca işlem yapılması, ihya davası açılmasını sağlamak amacıyla kayyım atanmasına karar verilmesi, alacaklı şirketin ihyasıyla yeniden tüzel kişilik kazanması durumunda da gerekli tebliğ işlemlerinin yapılması, ve taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın hükme bağlanması gerektiği-
Dava, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan çeke dayalı takipten dolayı borçlu olmadığının tesbiti istemli bir dava olduğu- Davalı tarafından davacının keşidecisi olduğu çeke dayalı bir takip yapılmış olduğuna göre davalının bu davada taraf ehliyeti (pasif husumet ehliyeti) bulunduğu- Mahkemece davanın esası hakkında karar vermek gerekirken davalının pasif dava ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalının yargılama sırasında vefat ettiğinin, dosyada mevcut olan veraset ilamı ve nüfus kayıt örneğinden anlaşıldığı, ölümle adı geçen davalının taraf ehliyeti sona erdiği için veraset belgesine göre yasal mirasçıları davaya dahil edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili tamamlanmadan, ölü kişi aleyhine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kıdem tazminatı talebine ilişkin davanın adi ortaklığa açılmış olup, iş ortaklığının değil, bu iş ortalığının ortakları olan ticaret şirketlerinin davalı olarak gösterilmesi gerektiği, HMK. mad. 124 gereğince, davada hali hazırda taraf sıfatı bulunmayan ve iş ortaklığını oluşturan diğer limited şirkete usulüne uygun şekilde tebligat yapılarak husumet yöneltilerek esasa girilmesi gerektiği-
Ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği-